"Kral daha yolun başında,elimdeki gücün farkında değil,yaptığı en ufak yanlış halkın yeni yeni inşaa ettiği güveni yerle bir edebilir.Halkı bırakın Minho yerle bir olabilir.Hiç mi korkmuyorsunuz?17 yaşındaki bir kraldan hiç mi şüphe duymuyorsunuz?""Hayır.Hissettiğim ve beni dikenli sarmaşıklara yatıran minho,kral değil.O bunu kaldıramayacak diye düşünmek kâbus görmekten daha beter.Temennim mevkisi değil,canı.Ne pahasına olursa olsun gelecekte veya şimdi,onu koruyacağım.Ondan küçüğüm ama sevgim ömrüme sığmıyor.Umarım ki bu sığışmazlık hüzne değil de beraber geçecek olan uzun vadeli bir hayat olur."
•••••••••••••••
"Beni seviyor musun Jisung?Yapacağım ve yapmakta olduğum tüm yanlışlar bana yalnız,üzeri otlarla kapanmış eski bir mezarı gösterirken,sen bana sonumuz olduğunu bile bile mutluluktan ve sonsuzluktan bahsetmekten vazgeçmiyorsun.Senin için her şeyi yapacağım demen beni rahatlamanın aksine huzurumu bozuyor.Her şeyi yapma Jisung.Değmem.Yakında olacaklar seni benimle götürmeden önce kaç git buralardan.Terk et bu ülkeyi.Kendi ülkene dön.Dön ve kral ol.Gördüğüm o mezarı çiçeklerle kapat.Islak toprağı gözyaşı değil yağmurdan olsun.Mezarım yanı başında olsun.Yanı başında olayım.Sadece oradayken sonsuza kadar sevebilirim seni."
"Biliyorum Geleceğim kara,ancak gözlerin geleceğimse bir ütopyanın en güzel yalanına bakıyorum.Şu saatten sonra ne ölürüm ne de yaşarım.Şu saatten sonra gözlerinde ve hatıralarında gezerim.Sonsuz olurum.Senin için.Sen son sanarsın ancak,her zaman yeniden başlar hayat Minho.Bir sonraki hayatımızda yine ayrılacak olsak ben yeniden seni bulurum.Kaderimsen bulurum.Her defasında mezarını bulur,çiçekleri yenilerim.Solanlar kadar yeniden buluşalım Minho.Solan çiçekler kadar yeniden buluşalım."
••••••••••••••••••
Kral notunu yazıp oradan ayrıldıktan sonra bahçeye inmişti.Bahçıvan ve birkaç saray hizmetlisi ile bir şeyler konuşuyor,neler yapılabileceğini düşünüyordu.
Aslında Minho burayı en kısa sürede mükemmel hale getirmek istiyordu.Ancak zaten dudak uçuklatan bu koca bahçenin pek de güzel şeylere ihtiyacı yoktu.Bu sarayın adı geçtiği her yer bahçeye girebilen çocukların ağzından alınanlarla daha da göz kamaştırıcı olurdu.Çocukları bilirsiniz.Hayal güçlerinin sınırları yoktur,abarttılar mı tam abartırlar.Eh tabii halkın bu bahçeyle alakalı yalnızca çocuklarından haber alması bu abartı çıtasını daha da yükseğe çıkarıyor.
Ancak Minho biliyor ki burayı yeterli bulmasını sağlayacak tek şey Jisung'un beğenisi.Uyanmasına az kalmış ve ona bahçeye in yazılı bir not bırakmışken bir yandan nasıl bu kadar kısa sürede düzenleyeceğini bir yandan da Jisung'un buraya gelip gelmeyeceğini düşünüyordu.Minho aslında Jisung'un aşağıya inmeyeceğinden emindi.Kalbini kırmıştı.Bir kral olarak himayesindeki herkese şefkatini sunması gerekirken şeytanın dürtüsüyle elini havaya kaldırmıştı.Hem de bu kadar sinirlenmesine yol açacak bir sebep bile yokken.Bazı şeyleri görmezden gelmeli,hataların bedelini asla ve asla şiddettle ödetmemeliydi.
Koca bir hükmün başına geçmişti.Bunun stresi Minho'nun tüm bedenini öyle bir sarmıştı ki bazı geceleri geleceği ve bir sonraki hareketinin ne olacağını düşünmekten heba oluyordu.Uyku düzeni yerle bir olmuştu.Oysa bir kral tam zamanında dinç kalkmalıydı.Minho ise daha hizmetliler onu uyandırmadan kalkmak istemiyordu.Babasının olduğu zamanlardaki gibi gelen Birtle'a "Biraz daha Madam.Sadece biraz daha" demek istiyordu. Ancak artık ne babası vardı ne de onun annesi olan Birtle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little King/Minsung
Fanfiction"Kara ve denizlerin hakimi,tahtın tek sahibi,ihtişamın mükemmelliyetin ve her bakımdan yeterliliğin simgesi,adaletin uzun vadeli koruyucusu,halkın sığınağı,eminiz ki komutanlığında nice başarıların kazanılacağı,Tanrı'nın kainattaki gölgesi ve Krallı...