Alman Ordusu Fransa'da

957 35 9
                                    

Paris bombalanmaya başladı. İnsanlar daha az bombalanan kırsal bölgelere göç ediyorlardı. Bazıları arabaya sahipken, bazı insanlar yürüyerek büyük mesafeler kat ediyor ve daha güvenli bir yere ulaşmaya çalışıyorlardı. Tek sıkıntı gökten yağan bombalar değildi. Savaşta kaybedilmişler vardı. Savaşta olan babalar, oğullar ve sevgililer vardı. Çıkan ekonomik, sosyal, sağlıksal sorunların pençesindeydi toplum. 22 Haziran 1940'da Almanya'nın kesin zaferiyle sonuçlanan ateşkes imzalandı. Alman ordusu Fransa'yı işgal etti.

İnsanlarda onlara karşı büyük bir nefret vardı, ama aynı zamanda korku. Onlar da halkın bu hisleri karşısında masum değillerdi. Dünyanın ağası olmaya çalışan bir ırkın, bir ülkenin ölüm makineleriydiler. Bu ideolojiyle yetişmiş bir ordunun, nasyonel sosyalizm ve o büyük Hitler'in nefretin en büyük kaynağı olması hiç şaşırtıcı değildi zaten.

Alita'nın yaşadığı kasabaya da Almanlar gelmişti artık. Kasaba küçük değildi. Oraya yerleştirilen askerler için yeterince yer vardı. Kasabanın zenginlerinin yaşadığı, büyük malikanelerin olduğu bölgede çoğu insan evlerinden çıkarılmış, ordu yerleştirilmişti. Kapasitesi olan bazı evlere de ev sahipleriyle birlikte yaşamak için askerler gönderilmişti. İnsanlar nefret ve korku hisleri besledikleri askerlerle birlikte yaşamak zorundaydı. Alita'nın annesiyle birlikte yaşadığı ev küçüktü ve yanlarında hiçbir asker barınmıyordu.

Zavallı Alita babasını ve kardeşini savaşta kaybetmişti. Babası savaşta ölmüş, kardeşiyse hastalanarak hayatını kaybetmişti. Alita'nın abisinin Fransanın düşmesinden hemen önce İtalya'ya kaçarak orada partizan gruplarıyla birlikte mücadele ettiği biliniyordu. Şimdiyse annesiyle bu savaş döneminde yaşam mücadelesi veriyordu.

Alita eğitimli bir kızdı. Babası ve annesi, onun ve erkek kardeşlerinin saygın ve bilgili kişiler olması için ellerinden geleni esirgememişler. Alita Fransızca dışında Almanca ve İspanyolca dillerini de iyi bir şekilde biliyordu. Matematik ve edebiyatta da iyiydi. Tüm bu dilleri ve ilimleri okul dışında babası ona öğretmişti. Ve bilgileri sayesinde o, birkaç zengin ailenin çocuğuna özel ders vererek para kazanıyordu. Küçük evlerinin küçük bahçesinde birkaç tavukları vardı ve en azından yiyecek yumurtaları vardı.

Alita ve annesi evleri küçük olduğu için şükrediyorlardı. Alman askerleri çekilecek çile değil çünkü. Tanrıya tüm zorluklara rağmen en azından kocasını ve oğullarını elinden alan faşistlere evlerinde yer vermek zorunda kalmadıkları için bin kez şükretmişti annesi.

DÜŞMANLA DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin