Roussel

505 29 12
                                    

 "Camille, çok iyi çalışmışsın, aferin. Her zaman bu performansı bekliyorum senden."

"Teşekkür ederim, Matmazel Laurent. Sizin derslerininizi seviyorum."

"Gelecek ders için her zamanki program dışında bir de hikaye yazmanı istiyorum. Hayal gücün yaşıtlarından kuvvetli. Bunu kullanman gerekiyor". Alita gülümseyerek on bir yaşındaki öğrencisinin başını okşadı.

"Nasıl bir hikaye yazmam gerekiyor?"

"Hep masallar anlatıyorsun kendinden uydurduğun. Onlardan birini kaleme alma vakti geldi artık. Bir de önemli bir noktayı söyleyeyim sana, hikaye yazarken bir ana konu belirle. Tüm hikaye onun etrafında dönsün. Onu anlatmaya çalışsın."

"İstediğim konuyu seçebilir miyim, Matmazel Laurent?"

"Evet, tabii, tatlım."

"Aşk konusunda yazmak istiyorum." dedi kız güvenle.

Alita öğrencisinin hikayesi için seçtiği konuya şaşırarak cevap verdi:

"Ama, Camille, sen aşk hakkında yazmak için biraz küçüksün. Arkadaşlar ya da prensesler hakkında yazmaya ne dersin?"

"Ben küçüğüm, ama biliyorum. Abimin aşık olduğunu biliyorum. Benim için eğlenceli bir konu olacak. Hem zaten arkadaşlık da olur hikayemde."

Camille'in dedikleri Alita'da merak uyandırdı. Kıza itiraz etmedi. Nasıl bir şey yazacağını görmek istedi. Dersi bitirip vedalaşarak evden çıktı ve evine doğru gitmeye başladı. Bir sokak uzaklaşmıştı ki Camille'in abisiyle karşılaştı. Bir kenarda arkadaşlarıyla durup bir şeyler konuşuyordu ciddi bir şekilde.

"Matmazel Laurent, nasılsınız?"

"Teşekkürler Mösyö Roussel. Siz nasılsınız?"

Luk Roussel' in yüzündeki gülümsemeye endişe de eklendi ve cevap verdi:

"İyiyim, iyiyim, Matmazel. Bu şartlar altında olabileceğim kadar iyiyim. "

Alita'nın da güzel gözleri endişe ve hüzün bulutlarında boğuldu.

"Mösyö Roussel, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne zaman kurtuluruz bu işgalden? Her gün suçsuz insanların ölmesine dayanamıyoruz artık."

"Keşke bilsek, Matmazel. Üstümüze düşen görevi yapalım biz, gerisi Tanrıya kalmış. Bu arada eve mi gidiyorsunuz? İzin verirseniz size eşlik edeyim. Siz tarafta bir işim var zaten."

"Tabii ki, buyrun. Memnun olurum."

Alitanın öğrencisinin abisi olan bu adam yirmi beş yaşında bir gençti. Kız kardeşi gibi siyah saçları, kara gözleri vardı. Varlıklı bir aileye sahiplerdi. Kasabanın birkaç yerinde evleri, kiracıları, kasabanın dışında çiftlikleri vardı. Abi Roussel bir fabrikada mühendis olarak çalışıyordu. Alita bu abi kardeşin içinde bir güç olduğunu düşünüyordu. Ve bu gücün farkında olduklarını hissediyordu. Camille ve Luc kızın tanıdığı insanlar içinde en çok özgüvenli, hayattan güzellikleri söke söke almasını bilen insanlardı. Camille daha küçük olmasına rağmen azmi ve içindeki merak, hayata olan aşk abisinden hiç de geri kalmıyordu. İlk başta bunun ailenin sahip olduğu zenginlikten kaynaklandığını düşünse de onları tanıdıkça bunun karakteristik bir özellik olduğunu anlamıştı. Ailenin yardımseverliği, mütevazılığı da buna bir işaretdi. Luc Roussel çevresi geniş ve saygın insandı. Bunun sayesinde Fransa'nın verdiği bu savaşta bazı sorumlulukları üzerine alarak insanlar için ve ülkesi için iyi işler yapmıştı. Alita Camille'le olan derslerinden keyif aldığı gibi Luc ile yaptığı sohbetlerden de hoşnuttu.

Yolda Alita'nın evine doğru yürümeye başladılar.

"Matmazel, annenizin sağlığı nasıl oldu? Camille hasta olduğunu söylemişti."

"Şimdi daha iyiye gidiyor. Sıcakta çalışıp terlemiş, üşütmüş."

"Geçmiş olsun. Bir şeye ihtiyacınız olursa yanınızda Luc adında bir dostunuz olduğunu bilin." Son sözleri samimi bir şekilde gülümseyerek söyledi. Alita da aynı şekilde cevap verdi:

"Minnettarım, Mösyö."

"Küçük Camille dersler nasıl ilerliyor? Sizi sinirlendirdiği oluyor mu hiç?"

"Hayır, tam aksine, kardeşiniz çok akıllı bir çocuk. Derslerini hiç aksatmıyor. Her zaman daha fazla öğrenmek istiyor. Doğrusu kardeşinizle ders yapmak benim için çok zevkli."

"Bunu duyduğuma sevindim. Kız sandığımdan akıllı çıktı." diyerek güldü Roussel.

"Bu gün hikaye yazması için bir ödev verdim. Onun bu konuda sıra dışı bir yeteneği var bence."

"Onun sürekli bir şeyler anlattığını biliyorum. Küçüklükten beri kendi masallarını anlatır herkese. Fakat yazmak için bu yeterli mi?"

"Camille'in yazdığı mektupları hiç gördünüz mü? Okuduğu her kitap hakkında fikirlerini belirten bir kompozisyon yazmasını istiyorum ondan. Bunları incelerseniz kardeşinizin bu yeteneğe sahip olduğunu göreceksiniz."

Roussel birkaç saniye düşündükten sonra Alita'nın sözlerini doğruladı:

"Evet, haklısınız. Estetik bir düşüncelerini yazıya dökme biçimi var. Şimdi siz söyleyince aklımdan geçirdim ve fark ettim bunu."

Eve varana kadar sohbetlerine devam ettiler. Alita'nın yaşadığı sokakta vedalaştıktan sonra kız gidecekti ki Roussel kolundan hafifçe tutarak durdurdu. Yumuşak bir sesle söyledi:

"Matmazel Laurent, lütfen kendinize dikkat edin. Dışarıya az çıkmaya çalışın. Almanlara hiç güvenilmez."

Alita şaşırmıştı. Bir anda aklına meydandaki olay geldi. Yüzündeki şaşırmış ifadeyi yok etmeye ve gülümsemeye çalışarak:

"Evet, evet, Mösyö. Hiç güvenilmez. Ona göre hareket etmeye çalışıyorum. Dikkatiniz için teşekkürler. Hoşça kalın." dedi ve evine gitti.

 Ondan ayrılınca istemsizce aklına Camille'in abisinin birine aşık olmasıyla ilgili sözleri geldi. 

DÜŞMANLA DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin