bölüm, 10.

76 11 22
                                    

Denizin temizliğinin ardından herkes sevinçle eve dönüşün vereceği heyecana sarılmıştı.

Akşamında herkes Kore'ye bakan kısıma bayrak sallıyordu. Birkaç bahriye ise direğe çarmıha gerilmiş gibi olan tutsaklar ile uğraşıyordu. Yukhei elindeki defteri belindeki kemere bağlamış denizin kokusunu içine çekerek etrafı gözlüyordu. Kafasından kurduğu seneryoları yürütmekte zorlanıyordu. Kalyonun kıçında yanında kamarasında koyunları sayan yeni kurisi da vardı. Midesinde oluşan birtakım problemler yüzünden elinde revirden aldığı tavsiye üzerine maydanozu yiyor ve etrafı izliyordu. Adı Hendery'di. Biraz heyecanlıydı.

"Çok çabuk zaferi kazandığımızı ilan ediyoruz. Sen ne düşünüyorsun? Hiç başımız ile konuşmadın."

"Konuşulacak birisi gibi durmuyor."

Kalyondan sesler yükselmeye başladı.

"Öp, öp!"

Hendery'nin elindeki maydanoz yeri boyladı. Çünkü ileride tutsaklara taciz eden başları ve geminin kaptanı vardı.

"Sessizlik! Yukhei, canın sıkkın gibi. Gel de yerine gelsin."

Herkes yol açınca Hendery, Yukhei'nin gözlerinin içine baktı.

"Baban için." dedi kaptan.

Yukhei başını eğip ilerledi. Arkasından Hendery geliyordu. Birisi Hendery'i tuttu. "Yapmayacak." dedi Hendery'e kesin bir sesle.

Yukhei esirlere bakıp kaptana döndü.

"Benim babam tacize uğradığında ne düşünüyorsa şu an bunlar da onları hissedecek. İsa'nın öfkesine kapılmak istemiyorsanız tutsaklara karşı iyi davranın. İleride itibarınız ya da kendinize olacak şeyleri düşünüyor iseniz yaparsınız. Çünkü tutsaklara geçmişte ibret olsun diye cahil insanlar tarafından uygulanıyordu. Artık bu bir devlet işidir. Geçmişte değiliz. Esir alındıktan sonrası nefsiniz için kullanılacak herhangi parayla satılan köle değil. Acıma duygusu değil bu, esirlere iyi davranılma konusunda bir adımdır. Emin olun onlar bunları unutmayacak ve bu iyilik herkese yayılacak."

Kaptan küçümser gözlerle baktı.

"Beni tehdit mi ediyorsun?"

Yukhei omuzlarını yukarı aşağı sağlayıp kemerini tuttu.

"O kadar konuşmamdan bunu algılıyorsanız diyecek herhangi bir şeyim kalmıyor."

Aradan birisinin sesi yükseldi.

"Siz de bir ses duydunuz mu?"

Herkes adama bakarken adam güldü.

"Kaptanın altına kaçırmasının sesi! Yürü Yukhei! Göster gününü!"

Herkes hep bir ağızdan olayı kızıştırırken komutan konuştu.

"Herkes kamaralarına, yeter bu kadar."

Çil yavrusu gibi bahriyeler dağıldıktan sonra Yukhei kamarasına girmeden önce komutanı yanında belirdi.

"Bugün nöbetçi sen kalacaksın bahriye."

bir kitabı ziyaret ettim. luwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin