3 Ay Sonra
"İşte Avrupalı kız, Amerika'ya dönüş yaptı." Dedi Darlene kulakları ağzına varırken. Bu kızın bitmek bilmeyen enerjisinden istiyordum. Her zaman o kadar neşeli ve enerjikti ki bu enerjiye dağıtmaya kalktı şehirde tembel insan kalacağını hiç sanmıyordum.
Emily pis bir şekilde gülümserken, "umarım bize de o meşhur keklerden getirmişsindir." Dedi.
"Evet, zaten kendimi tutuklatmak için bir sebep arıyordum." Dedim gülerek. Darlene ve Emily'e sımsıkı sarıldıktan sonra havaalanının çıkışına doğru yürümeye başladık. Annem ve babam işte oldukları için beni karşılamaya gelememişlerdi. Önemli değildi, evde takılıp kızlarla rahat rahat sohbet etmek için fırsat doğmuştı.
Darlene'in arabasının bagajına çantaları yerleştirdikten sonra şoförün yan koltuğuna oturdum. Emily de arka koltuğa geçti. Darlene radyoyu yükses seste açıp araba kullanmaya başladı. Arabayı kullanırken, aynı zamanda da şarkıcıya eşlik ediyordu. Sesine hayran kalırken, "Kamp bayağı işe yaramış olsa gerek." Diye mırıldandım.
"Aynı zaman da gitarda da kendimi geliştirdim," diye ekledi Darlene. "Kendi şarkılarımı da yazıyorum. Anlayacağın albüm hazırlıklarına yavaş yavaş başladım."
Gülerek arka koltuktaki Emily'e döndüm. "Yüzde yüz ünlü olur olmaz bizi unutacak."
Emily kafasını sallayarak beni onayladı, "kesinlikle."
Darlene sinirli bir şekilde iç çekti. "Hayır, asla. Siz hiç kimse yanımda yokken yanımda olan insanlarsınız ve sizi hiçbir varlığa değişmem. Benim için sandığınızdan daha kıymetlisiniz."
Darlene'nin sağ omzunu ovaladım. "Biliyorum Darlene, sadece seni üç aydır kızdırmıyordum ve bunun acısını çıkarmalıyım diye düşündüm."
"Kötü düşünmüşsün."
Darlene evimin önüne park ettikten sonra birlikte eşyalarımı bagajtan alıp eve taşıdık. Emily hızlı bir şekilde makarna yaptıktan sonra sofrayı kurup yemek yemeye başladık. Emily elini çenesine koydu. "Hadi bize Amsterdam'ı anlat."
"Amsterdam çok güzel bir şehir, her sabah bisikletle şehri turladım. Kahvaltımı ettikten sonra gezmeye çıktım. Her gün kendime gidecek bir yer buldum. Bir sürü yeni insanla tanıştım. Aynı zamanda büyükannem ve büyükbabamla bayağı vakit geçirdim. Onların hikayelerini dinledim. Bol bol kitap okudum ve konserlere gittim. Ha bir de unutmadan... bayağı bir kaykay kaydım."
Darlene kafasını hafif eğip kaşları çatık bir şekilde bana bakarken, "kaykay mı?" Diye sordu.
Kafamı aşağı yukarı doğru sallayarak onu onayladım. "Evet, kendimi oldukça geliştirdiğimi söyleyebilirim."
"Yani yakışıklı bir Hollandalıyla yaz aşkı yaşamadın mı?" Diye sordu Emily.
"Hayır," dedikten sonra kolamdan bir yudum aldım. "Orada yaşıtım olan insanlara tanıştım ama hepsiyle arkadaş olarak takıldım. Hiçbirine o gözle bakmadım."
Darlene onaylamazcasına kafasını iki yana salladı. "Bütün dünyanın kendine yaz aşkı bulduğu dönemde, herkesi arkadaş olarak kendine belirledin yani. İnanılmazsın Betty."
Kalbimde bir aşk taşırken, başka bir aşkı kalbime alamazdım Darlene, diye geçirdim içimden. Omuz silktim. "Pişman değilim. Yaz aşkım olmadan da gayet iyi bir yaz geçirdim."
Acaba James bu yazını nasıl geçirmişti?
James ile Hollanda'ya gittiğim ilk zamanlar sık sık konuşuyorduk ama bu zamanla git gide azalmaya başladı. En başlarda işi yüzünden meşgul olduğunu söylüyordu fakat sonrasında kısa kısa cevap vermeye başladığında ona yazmayı bırakmıştım. O ise sanırım çok daha önceden benimle konuşmayı bırakmıştı. Arkadaşlığımız boyunca hiç böyle iletişimsizlik problemi yaşamamıştık. Bir süre bunun kendime geçici olduğuna inandırmaya çalıştım ama Instagram hikayelerinde, kendisi paylaşmasa da, en yakın arkadaşlarıyla nasıl partilediğini görmüştüm. Canım o kadar yanmıştı ki, o gün hiç durmadan ağlamıştım. James'ın hiç beğenmediği kız arkadaşlarım ise her zaman bana mesaj atmış ve arayıp hal hatır sormuştu. O ağladığım günde dahi görüntülü konuşup bana moral vermişlerdi.