Kaykayımla okula geldikten sonra kaykayımı her zaman ki gibi hademe odasına değil de dolabımın içine yerleştirdim. Bu eve daha fazla kitap götürmem gerektiği anlamına geliyordu ama yapacak bir şey yoktu. James ile karşılaşmaya hiç niyetim yoktu. Onunla karşılaşırsam ona olan öfkemi kontrol altına alamayıp yapacaklarımdan korkuyordum. Hiçbir öğretmen okulun ilk gününden olay çıkartan öğrencileri sevmez.
"Düşüncelerine dalmış bir Hollandalı güzel kız mı görüyorum?"
Kafamı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktığımda Ethan'ı gördüm. Yazın buğday rengi teni iyice esmerlemiş ve açık kahve olan saçları bir nebze kumrala dönmüş gibiydi. Sıska vücudunun kaslanmasına bakılırsa, bayağı bir spor yapmış olsa gerekti. "Sanırım ben de tüm yazını sahilde geçirmiş bir Ethan görüyorum." Dedim gülümseyerek.
"Sahil ve iş arası desek daha doğru olur. Ha bir de uyumak için eve uğradığımı unutmayalım." Dedi ve düşünüyormuş gibi elini çenesine koydu. "Ailem bir oğulları olduğunu unutmaya başladı."
"İşte bu çok kötü," dedim yüzümü buruşturarak. "Harçlığın her an kesilebilir."
Ethan telefonundan saatine baktı, "neyse benim derse yetişmem lazım. Sonra görüşürüz Betty." Dedi ve yanımdan geçip koşar adımlarla sınıfına gitmeye başladı.
Ben de hemen önümdeki sınıfa girdim ve sıralarda göz gezdirmeye başladım. O sırada yanıma gözüme James ve Madelyn'i gördüm. Madelyn kafasını James'ın omzuna dayayıp selfie çekiyordu. James da gülümseyerek kameraya bakıyordu. Sertçe yutkunup kafamı öne eğdim. ve arka sıradaki boş sıraya geçtim Defter-kalemi önüme koyup öğretmenin gelmesini beklemeye başladım. Madelyn ve James'i bir arada görmek, birlikte olduklarının haberini duymaktan bin kat daha kötüydü ve ağlayamıyordum bile. Belki de ağlamayı kessem iyi olacaktı çünkü James hiç ağlamıyordu. Ben gözyaşlarına dönüşmek üzereyken o ise etrafa gülücükler saçıyordu.
Ders bittikten sonra eşyalarımı çantama koyup hızla sınıftan çıktım, en arkada oturmama rağmen öğretmenden sonra ilk çıkan ben olmuştum. Hemen danışmaya gittim, "Merhaba Bayan Wheeler, ben ders seçimimi değiştirmek istiyorum." Dedim.
Bayan Wheeler gözlüğünün üstünden bana baktı. "Merhaba Betty, tabii ki seçimini değiştirebilirsin fakat istediğin ders yerine boş yer kalan derse girebilirsin ancak."
"Hiç sorun değil. Yeter ki siz değiştirin." Dedim ve ağlamamak için tavana bakmaya başladım."
"Söylesene Betty," diye söze girdi Bayan Wheeler. "Kendi istediğinle seçtiğin dersi, neden ilk günden değiştirmek istiyorsun?"
"Çünkü anlaşamadığım biriyle aynı sınıfa düşmüşüm ve kesinlikle bu sene problem çıksın istemiyorum. Anlayacağınız bu isteğim bir nevi okul düzeni için de gerekli."
"Bir seninle problem mi yaşadı?" Bayan Wheeler anlamazcasına kafasını iki yana salladı, "biri senle problem yaşıyorsa, bu %999 karşı tarafın problemidir. Seni hiç kimseye kötü bir laf ederken ya da kavga ederken görmedim. Aksine çok saygılı birisin."
"Bir şeyler oldu işte," derken sesim boğuk çıkmaya başladı. Kahretsin, yine ağlıyordum!
"Tatlım, konuşmak ister misin?" Diye sordu Bayan Wheeler.
Kafamı iki yana salladım. "Teklifiniz için teşekkür ederim Bayan Wheeler ama derse gitsem iyi olacak. Kendinize iyi bakın."
"Sen de Betty, istediğin zaman buraya gelebilirsin."
Arkamı dönüp kapıya çıktım ve dolabımın olduğu yere doğru yürümeye başladım. Dolabımı açtığımda kaykayın üstündeki duran küçük beyaz kağıdı gördüm. Kağıdı açtığımda içinde "𝚂𝚎𝚗𝚒𝚗𝚕𝚎 𝚔𝚘𝚗𝚞𝚜̧𝚖𝚊𝚔 𝚒𝚜𝚝𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖" yazıyordu. İster istemez etrafıma göz attım. Mesajın kimden geldiği apaçık ortadaydı. Bu James'ın el yazısıydı. Madem o kadar benimle konuşmak istiyordu, neden neredeyse tüm yaz beni görmezden gelmişti? Kafamda cevaplanması istediğim çok fazla soru vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betty.
Roman pour Adolescents"Hayatım boyunca yaptığım en kötü şey, sana yaptığımdı Betty."