Çalan alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Telefonuma uzanıp saate baktığım dahaca sabahın yedisiydi. Bu alarmı kim kurmuştu yaa nefret ediyordum yanlış zamanlara alarm ayarlamaktan.
Kendimi çok yorgun hissediyordum dün patenden sonra bir şeyler içmiş ve evlere dağılmıştık. Aklıma gelen görüntülerle yutkundum
Dün gece
Elimdeki bardağı masaya bıraktım yana dönüp "ben biraz dışarı çıkacağım daraldım dumandan" diye fısıldadım Mert'e "bende geleyim mi yanında ister misin?" yerimden kalkıp "gerek yok hemen döneceğim zaten"
Kafenin terasına çıkıp demirliklere yaslandım içerideki duman nefes almamı zorlamıştı. Gecenin karanlığı İzmir'i daha da güzel yapıyordu. Küçüklüğümden beri İzmir'e aşıktım ve bu şehirden gitmek istemiyordum.
Yaslandığım demirlerden ayrıldıktan sonra kapıya doğru adımlayacakken kapının sertçe açılmasıyla yanımdaki duvarın arkasına saklandım.
"Lan beni delimi etmek istiyorsunuz siz ne demek barı polisler bastı Serkan iti nerde bunlar olurken" Bu Kıvanç'ın sesiydi ve aşırı kızgın geliyordu sesi. Off ne zaman olaylara karışmayacağım diyorum kendimi başka bir olayın içinde buluyordum.
Benim burada olduğumu asla bilmemeliydi yoksa önceki kadar şanslı olmazdım.
"Tamam kapat bir boku da bensiz yapın" diye kükremesiyle yerime daha da sindim. Bir süre sonra kapının sertçe kapanma sesini duymamla derin bir nefes verdim. Bu Kıvanç kimdi bu sorunun cevabı beni çok ama çok korkutuyordu elimden geldiğince ondan uzak durmaya çalışacaktım.
Ayaklarımı zeminle buluşturduktan sonra banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım.
Aynanın karşısındaki görüntüme baktım bugün kütüphaneye gideceğim için siyah dizleri yırtık pantolonumun üzerine beyaz önünde siyah yazıları olan kısa kollu tişört giymiştim deri ceketimi de üzerime alıp çantamı sırtıma taktım.
Mutfağa geçip "Ayşen teyze ben çıkıyorum" doğradığı salatalıklardan kafasını kaldırıp bana baktı. "Kızım bir şeyler yeseydin hem sabahın köründe nereye gidiyorsun sen bakayım" yanına yaklaşıp salatalıklardan bir tanesini ağzıma attım.
"Kütüphaneye gidiyorum orada atıştırırım" diyerek evden çıktım.
Kütüphane çok uzak olmadığı için yürüyerek gidecektim çantamdan kulaklığımı çıkartıp bu aralar sık dinlediğim ados-yıkılır'ı açtım.
Kulağımda kulaklıkla hızlı adımlarla sahilin karşısındaki kütüphaneme gittim. İçeriye girdiğimde yüzüme yayılan gülümsemeyle her zamanki masama ilerledim "günaydın Hira erkencisin" gelen sesle kafamı o tarafa çevirdim bu Ecem ablaydı buranın sahibinin kızıydı ve burada çalışıyordu benden on yaş büyük olduğu için ona abla diyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE (Devam Ediyor)
ChickLitO onun küçük kızıydı, oda onun korkusuz sert adamıydı. "Ben senin kalbini kelepçelemişim benden gitsen ne olur" **** Dudaklarımdan çıkan derin bir nefes ardından "Neden burdasın" Gecenin karanlığında ay ışığının vurduğu yüzü son derece sert ve kask...