İnek!

255 16 12
                                    

          İnsanlar yanlış anlaşılmak veya yanlış anlamak icin mi doğarlar? Ya da ne anlamak isterlerse onu mu anlarlar? Hep ön yargılı mı olmak zorundalar? Neden insanları dinlemeden karar verirler?

       Kafamdaki onca soru daha önce hiç kendime sormadığım sorulardı. Ve galiba insanlar ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar doğru olursa olsun kesinlikle bir yerde yanlış düşünür yanlış yapabilirler.

      Buğra ya attığım tokattan sonra hala yüzünü tutuyordu. Kapıda duran valizlerimi elime alıp uzun koridorda yürümeye başladım. Bir an duraksadım ve Buğra ya bakmadan '' Beni böyle iğrenç bir insan olarak tanımak istiyorsan eğer tanıyabilirsin. Beni nasıl tanımak istiyosan öyle tanı tamam mı? Sadece benden uzak dur ! Bana bulaşma yeter! '' diyerek yukarı çıktım.

     Sinirliydim. Bir erkeğe sulanmak mı? Hayatta en nefret ettiğim ve saçma bulduğum şey! Beni yanlış anlayan insanlardan hep nefret ettim. Şu an Buğra dan da nefret ediyorum.

        Odama girdiğimde bavullarımı bir kenara bırakıp odamın en sevdiğim yeri olan balkona çıktım. Temiz hava her zaman iyi geliyordu. Telefonuma gelen mesajla irkildim. Telefona baktığımda İlayda dan mesaj gelmişti. Onlar evde değilmiydi? '' Acaba bu gece annenlerde mi yatmayı dùşünüyorsun? Bir saattir seni bekliyoruz da!'' yazıyordu. Geldiğimden haberleri yokmuydu? Halbuki aşağıda neler olup bitmişti.

       Odaya tekrar girip üstüme rahat birşeyler geçirdsim. Kızlar koridorun sonundaki odada olmalılardı. Genelde o odada toplanır , konuşur , eğlenirdik. Odayı hem müzik hem spor odası olarak  kullanıyorduk. Genelde eğlenmek için gerçii...

       Koridorun sonuna yaklaştıkça müzik sesi geliyordu. İçeri girdiğimde kızların ikisi de renkli minderlerde bağdaş kurmuş oturuyorlardı.

     İkisi şaşkın gözlerle bakarken yanlarındaki mindere bağdaş kurarak oturdum. Şarkı olarak Halil Sezai den ''İsyan'' çalıyordu. Ve ikisininde pek eğlenir bi hali yoktu.

    ''Efkarlıyız bu akşam. Ne bu isyan ?'' dedim şiir okurmuşçasına. Öykü '' Dalga geçme ablası... Kuzumuz Poyraz ı bir kızla görmüş. Cıngar çıkarmış. Sonra da o kızın Poyraz ın kuzeni olduğu öğrenilince sinirlenmiş . Sonra da ayrılmışlaarr...'' dedi alayla. Bende ona katılarak ''veee Son mu?'' dedim. İkimizde gülüstük. İlayda gözlerini kısmış bize bakıyordu. Onun bakışlarına karşılık vermek yerine saçma şarkıyı kapattım.

     O sırada Öykü aklına yeni gelmışçesine '' Sen ne çabuk geldin ya?'' dedi. ''Burdaydım zaten kuzum'' dedim yanaklarını sıkarak. Konuyu fazla deşmeden kapattık. İlayda nın yaşadığı şeyleri yaşamadığımız için bize komik geliyor olabilirdi. Ama onun da sonunda kafasını dağıtmıştık.

      Testlerimden daha fazla uzak kalmak istemiyordum ki zaten bu hafta okulun son haftası olduğu icin gitmeyecektim ve bol bol test çözecektim. Kızlarla yaptığımız dedikodular  uykumu getirmişti.

     ''Benden bu kadar kuzularım. Ben yatıyorum. İyi geceler.'' dedim ve içine çökmüş minderden kalktım. İkisi de bana uykulu gözlerle bakarak '' Bizde mi yatsak ki? '' dediler ve birbirlerine baktılar. İkisi birden ayaklandılar. Son olarak bi üçlü sarılma yaptık ve odadan çıktık.

       Herkes odasına dağılırken küçük bir iyi geceler muhabbeti daha geçti aramızda. Sonra herkes sarhoş gibi bi oyana bi bu yana sallana sallana odalarına girdi. Pijamalarımı giydikten sonra unuttuğum bir şeyi farkettim.

       Ben her sabah kalktığımda yatağımın karşısındaki posterlere ve fotoğraflarıma merhaba derdim. Onları görmek beni mutlu ediyordu ve bu yüzden bu evde iki ay kalacağıma göre onlarsızda yapamazdım. Yatağın karşısındaki duvara birkaç kore posteri , annem babam  ve kızlarla çekindiğim birkaç fotoğraf yapıştırdım. Odam böyle daha güzel duruyordu.

Arkadaşımın EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin