7

1.4K 173 248
                                    



İyi okumalar bebeklerim 😚💖



Hyunjin

Hastaneden çıkıp arabama ilerlerken aklımda sadece Felix vardı. Güzel yüzü ve minik vücudu. Ah o orospu çocuklarının yaptıkları aklıma geldikçe deliriyordum! Lanet piçler.

"Hyung! Hyunjin Hyung!!!"
Arkamdan gelen ses ile o tarafa döndüm.  Paytak adımlar ile yanıma gelen minik oğlana baktığım da bunun küçük hastam Jeong olduğunu görünce gülümsedim.

Diz çöküp kollarımı açtığım da koşarak bana sarıldı.
"Seni çok özleyeceğim!"
Ayrıldıktan sonra minik ellerini tutup yüzüne baktım.

"Nereye böyle?"
"Babamlar geldi... Amerika'ya taşınıyoruz..."
"Oh! Sevindim adına bebeğim... dikkat et kendine olur mu?" Başını sallamış ve elindeki hediye paketini bana vermişti.

"Bu da nedir?"
"Senin için hediyem ama ben gittikten sonra aç tamam mı?"
Başımı sallayıp uzanıp iki yanağını da öptüm ardından gelen babası ile biraz muhabbet edip geç kaldığımı söyleyip arabama bindim.

Markete uğrayıp bir kaç meyve çeşidi alıp çıktım ve tekrar arabama bindim.
Eve geldiğim de arabamı gelen Jisung'a verdim.

"Bak! Dikkatli kullanın keserim ikinizi de!"
Jisung orta parmak çıkarıp hızla arabaya bindiğin de kaşlarımı çatıp bende ona el hareketi çektim ve apartmana girdim.

Minho'nun dairesine çıktığım da kapıyı tıklattım.
Kapı açıldığın da Minho'nun ceketini aldığını gördüm.
"Felix... Hyunjin geldi ben çıkıyorum."
"Felix nasıl?"
Minho ayakkabılarını giyerken duraksadı ve yüzüme baktı.

"2 kere kriz geçirdi."
"Nasıl ve neden? Ben varken bir şey yoktu?"
Minho omuzunu kaldırıp indirdi. Arıdında ceketini giydi.

"Bilmiyorum... ama lütfen dikkat ve... banyo yapmak istiyor ama benim işim çıktığı için yardım edemem dedim bu seferde morali bozuldu. Senin yardım edebileceğini söylediğim de bi kızarıp bozardı.."

Bunu dedikten sonra kahkaha atıp koluma vurduğun da karşılkk olarak bende sert şekilde vurdum.

"Acıdı amınakoyim! Piç seni... neyse Felix utanır söyleyemez.. sen ona yardım et. Yani istersen?"
"Elbette yardım ederim.. hadi siz gidin."
Minho başını sallamış ve bana el sallayıp merdivenlerden inmişti.

Bende kapıyı kapatıp elimdeki poşetleri mutfak tezgahına koydum. Dolaptan aldığım bir kaseye çilek erik mandalina ve elma koyup güzelce yıkadım. Boş bir tabak ve bıçak aldım ardında mutfaktan çıktım ve salona girdim.

Felix geldiğimi görünce elindeki kitabı bırakıp bana genişçe gülümsedi.
"Hey... geldin?" "Elbette... sen tamamen iyi olana kadar da hep geleceğim."
Yanakları al al olunca başını yere eğdi. Keşke o yanakları ısırabilsem.

"Bu gün... neler oldu... bana anlatmak ister misin?"
"Şey..."
"Felix eğer kötü hissedeceksen anlatma tamam mı? Sakın sıkma kendini..."

Felix sesiz kalmış ve gözlerini yere dikmişti. Beni farketmesi için minikçe öksürdüm. Felix gözlerini yerden kaldırdı, ardından benim gözlerime dikti bakışlarını.

"Ben... mutfağa gittim su almaya... sonra o uzun boylu geldi.. nefesi buramdaydı. Sonra belimden tuttu beni kendine çekti vücuduna bastırdı..."
Felix bunları anlatırken ağlamaya başladığın da eğilip elini tuttum. O da güç almış gibi derin bir nefes aldı.

"Sonra Minho koluma iğne yaptı işte."
"Felix... hayatta her zaman iyi şeyler gelmez başımıza. Maalesef. Ama merak etme... yanında olacağım ve beraber atlatacağız bak sana ne göstermek istiyorum."

Felix bu dediğim ile merakla diklenmişti. Telefonumu çıkarıp bu gün resim çekildiğim Jeong'u gösterdim.

"Bu benim en küçük hastam... şu an 7 yaşında bana 4 yaşında geldi.."
"Oh çok küçükmüş... neden geldi ki?"
Derin bir nefes aldım.
"Tecavüz girişimi... tanrıya şükür ki birileri farketmiş ve polise haber vermiş.."
Felix bun duyunca gözleri dolu dolu olmuş ve minik kırmızı dudaklarının arasından hıçkırık sesi kaçmıştı.

Ona yaklaşmak ve kocaman sarılmak istedim. Her şeyi geçirmek. O yaşadığı şeylerin hepsini unutturmak istedim. Felix ise bunu anlamış gibi eğilip minik kollarını boynuma sardı.

Şeftali kokusu burnuma dolarken ağlamak istedim bu güzelliği karşısında. Tanrım ben tamamım al beni... ya da şu an zaman dursun. Lütfen...

"Ben... ben bunu kaldıramazken o minicik bebekmiş." Ondan zorlada olsa ayrılıp turuncu saçlarına elimi koydum.
"İyi o tamam mı? İyi oldu... sende iyi olacaksın."
Başını salladı ardından bana kocaman gülümsedi.

"Film izleyelim mi?"
Bu sorusu ile afallamıştım. Bir kaç saniye düşünürken Felix'in yalvaran bakışları ile başımı salladım. Çocuk gibi sevinip ellerini çırptığın da gülümsedim.

"Ama bir şartla!"
"Nedir o?"
"Banyo yapmana yardım edeceğim."

Felix benden kaçıp koltuğun kenarına gitti ve küfürler ede ede telefonu eline aldı.
"Hepsi salak Minho yüzünden dimi! Hayır banyo falan yaptırmazsın bana..."

"Felix... korkmana gerek yok... söz veriyorum sadece iyi olduğuna emin olacağım."

Felix bir kaç saniye düşündü ve bana döndü.
"Korkmuyorum. Yani neden bilmiyorum ama sen yanımdayken o adamların gelme korkusu... içime gelmiyor ama sen gittiğin an hatta şu odadan çıktığın an... nedensizce sanki direk boğulcakmış gibi hissediyorum..."

Tanrım ne tarafa çığlık atmalıyım?
Uzanıp elini tuttum ve genişçe gülümsedim.
"Seni rahat hissettiriyorsam... ne mutlu bana. Hadi gel şimdi banyoya gidiyoruz."

Felix minik bir gülümseme gönderip ayağa kalktı.
"Yürüyeceğim sen kucağına alma tamam mı?"
Başımı salladım ve yürümesini bekledim.
Bir kaç saniye sessiz kalıp bacaklarını hareket ettirdi ve yavaşça odada çıktık.

"Hey sen ilaçlarını aldın mı?"
"Oh evet Minho çıkmadan içirdi."

Banyoya girdiğimiz de hastaneden verilen eşyalar arasında banyoda kullanması için verilen yapıştırmalı şeyi elime aldım.
"Gel şu küvetin kenarına otur ama dikkat et bak."
Felix başını sallamış ve yavaşça oturmuştu. Hemen yarasına dikkat ederek o verilen şeyi yavaşça yapıştırdım.

"Acımadı değil mi?"
Başımı yarasından kaldırdığım da dudakları ile göz göze geldim. Bakışlarımı gözlerine çevirirken minik bir gülümseme bahşettim.
"Teşekkür ederim, merak etme acımadı."

Felix'in elini tutup oturduğu yerden kalkmasına yardım ettim ve küvetin sıcak su tarafını açtım.
"Yorulursan söyle hemen.. çok ayakta durmamaya çalış, sana bakmayacağım ama burada oturacağım. Tamam mı?"
Başını sallayıp gülümsedi.
"Tamam hadi sen arkanı dön bende küvete gireyim."

Başımı sallayıp beni onayladığın da arkamı dönmüştüm. Felix suya girdiğini söyleyince dikkatlice ona bakmadan klozete oturdum. Telefonum elimdeyken gözüm aynaya kaydı. Siktir! Felix'in bembeyaz vücudu şu an tüm çıplaklığı ile karşımdaydı. Ve gözlerimi alamıyordum.

Selam! İyi olduğum anlarda kendimi çok yormamaya çalışıp bölüm yazıyorum... biraz iyi değil gibi ama beğeneceğinize eminim.. yani umarım beğenmişsinizdir.

Sağlıklı kalın sizi seviyorum 🙆🏼‍♀️💜

To be whole again ~hyunlix~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin