"Hayır sizinle bunun için iddiaya falan girmem" kollarını önünde kavuşturup arkasına yaslanırken konuştu Minho.
Arkadaşlarına sürekli yalnız olduğundan söylendiği için kafetaryanın kapısından girecek ilk kişiye randevu teklif etme fikrini sunmuştu ona Chan. Hem eğlenmek hem de Minho'nun söylenmelerini durdurmak için yapmıştı bunu ancak arkadaşının karşı çıkmasını beklemiyordu elbette.
Minho kabul etmemekte ısrarcı duruyordu ama arkadaşları da ısrarcıydı tek amaçları eğlenmek olan üç arkadaş için fazla ısrarcıydı hem de.
Eğer kapıdan giren ilk kişiye yemeğe çıkma teklifi ederse bir adım atmış olacaktı kim bilir belki ilişkisi bile olabilirdi. Çıkma teklifi etmezse de arkadaşları ona birini ayarlayacak görücü usulü buluşmaya gidecekti.
Ne yaparsa yapsın o kârlı çıkmıyordu sonuç olarak.
"Ya ne bileyim bir iki hafta evin işlerini ben halledeyim ama randevu falan olmasın." Hala düştüğü durumu sorgularken başka öneriler sunup arkadaşlarını vazgeçirmeye çalışıyordu.
"Sürekli söylenip duruyordun yok öyle yalnızım yok böyle yalnızım diye, sana öneriyle gelince de burun kıvırıyorsun bir karar ver" Changbin bıkmışlıkla konuştuğunda Hyunjin kafasını telefonundan kaldırarak onayladı.
"Dediklerimi ciddiye alır mıydınız siz?" Alay ederek konuştuğu sırada önündeki kahve bardağına uzanmış ve büyük bir yudum almıştı.
"Ya yaparsın ya yaparsın Minho sıkıldık artık senin söylenmelerinden." Sıkıldıkları doğruydu ancak Minho'nun söylenmelerinden olan kısım doğru sayılmazdı.
Chan'ın dikkati kafeteryaya girecek olan ilk kişiyi görebilmek için kapıdayken bir yandan Minho'yu ikna etmeye çalışıyordu.
Changbin elindeki içeceğiyle ilgilenirken Hyunjin telefonuna odaklanmış bir şeyler yapıyordu kimse ne yaptığını bilmiyordu ve öğrenmek isteyen yoktu zaten. Arkadaşları tarafından ihanete uğramış Chan ise tek başına zorlanıyordu.
Sıkıldıkları için sonradan yanlarına gelen Minho ile uğraşmaya karar vermişlerdi ancak Minho bayağı ciddi görünüyordu.
E o zaman Chan'da ciddi oynardı.
Minho kahvesinden bir yudum daha alacağı sırada Chan'ın aniden ayağa kalkıp Minho'yu kolundan çekiştirmesiyle istediği olmamış üstelik yanma tehlikesi geçirmişti.
Chan kafeteryanın kapısını gösterdiğinde Minho bıkkınlıkla kapıya dönmüş ve içeri giren kişiye odaklanmıştı. Onların hareketlendiğini fark eden Changbin ve Hyunjin de kafalarını kapıya çevirmişti.
Minho içeriye gireni görmesiyle kaşlarını kaldırmış ve kafasını Chan'a çevirmişti. Bu onun dilinde kesinlikle olmaz demekti.
Hyunjin ve Chanbin'de gülümseyerek ona döndükleri sırada Minho dehşete düşmüş şekilde onlara bakıyordu.
"Neden öyle bakıyorsun Jisung hiç de fena birisi değil" Bakışmayı sonlandırarak ilk konuşan Changbin olmuştu.
////
Jisung eşyalarını toplamış Felix'i beklerken bir yandan da yarın akşam Seungmin'in doğum gününü nerede ve nasıl kutlayacaklarını düşünüyordu. Bugün Seungmin'in dersi olmadığından Jeongin Jisung ve Felix rahatça konuşabileceklerini düşünmüş ve ders arasında kafeteryaya gitmek için sözleşmişlerdi.
"Seokjin hyungun restoranına gidebiliriz sorun etmeyecektir. Ne dersin?" Çantasına son eşyalarını yerleştiren Felix'e hevesle bakarak konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong table ][ Minsung
FanfictionMinho ve Jisung rezervasyon hatasıyla aynı masaya oturur. tamamlandı ✓