22. Bölüm - Sana İhtiyacım Var!

3.3K 131 28
                                    

Kerem

Bir 20 dakika sonra Zeynep'i odaya alıyorlar. Şuan odada uyuyor ama ben daha fazla dayanmıyorum. Odaya gireceğim. Yanımdaki Can'a dönüyorum.

Kerem: Can ben Zeynep'in yanına giriyorum.

Can: Ama daha uyanmadı Kerem.

Kerem: Olsun. Umrumda değil. Bir an önce Zeynep'i görmek istiyorum.

Zeynep'in odasına doğru yürüyorum. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp içeri giriyorum. Gözlerim hemen Zeynep'i buluyor. Yatağın içinde küçücük kalmış bir beden görüyorum. Melekler gibi uyuyor. Yatağın yanına doğru ilerleyip ucuna oturuyorum. Elini  avuçlarımın içine alıp öpüyorum. Onu şöyle bir süzdüğümde yüzünde ve kollarında yanık izleri olduğu farkediyorum. Eminim canı çok yanıyordur. Onu böyle gördükçe benimde canım yanıyor. Avucumun içindeki elini okşayıp zar zor bulduğum sesimle konuşmaya başlıyorum.

Kerem: Zeynep, bak ben geldim. Seni böyle görmeye alışık değilim. Keşke burada senin yerine ben yatsaydım! En azından kalbim acımazdı be güzelim! Hadi ayağa kalk artık! Sana böyle yatmak yakışmıyor. Kalk, yine bana karşı gel! Kalk, bana bağır, hakaret et! Kalk, yine bana öküz de! Yeter ki kalk!

Konuştukça sesim git gide daha da kısılıyor. Gözümden akan bir damla yaşın Zeynep'in eline düştüğünü görüyorum. Konuşmaya devam ediyorum.

Kerem: Sana ihtiyacım var! Zeynep seni seviyorum.

Zeynep'in eline bir öpücük daha bırakıp ayağa kalkıyorum. Kapıya doğru ilerliyorum. Tam kapıdan çıkacakken Zeynep'in sesiyle arkama dönüyorum.

Zeynep

Vücudumdaki yoğun acıyla uyanıyorum. Göz kapaklarımı açmak için uğraşıyorum. Zorlukla gözlerimi açınca etrafıma bakıyorum. Her taraf bembeyaz. Biraz daha bakındıktan sonra hastanede olduğumu anlıyorum. Hastane kokusunu duyunca yüzümü buruşturuyorum. Hastaneleri hiç sevmem. Biraz düşününce buraya nasıl geldiğimi anımsıyorum. Sıkıntıyla derin bir nefes bırakırken kapının açılma sesiyle hemen gözlerimi geri kapatıyorum. Bir süre sonra yatağın ucu çöküyor ve biri elimi tutup öpüyor. O zaman anlıyorum Kerem'in geldiğini. Konuşmaya başlıyor. O konuştukça dünyadan soyutlanıyorum sanki. Kalbime işliyor hepsi. Sesi gittikçe kısılıyor. Elime son bir öpücük bıraktıktan sonra yerinden kalkıyor. Gözlerimi açıp Kerem'e seslenince şaşkınca bana dönüyor.

Zeynep: Kerem?

Kerem: Zeynep? S-sen ne zaman uyandın?

Zeynep: Odaya geldiğinde uyanmıştım.

Kerem: S-söylediklerimi duydun mu?

Zeynep: Evet. Çok korkuttum seni sanırım. Özür dilerim.

Kerem hemen yanıma gelip yüzümü elleri arasına alıyor.

Kerem: Zeynep özür dilemesi gereken kişi sen değilsin. Bir an gerçekten beni bırakıp gittin sandım. Çok korktum. Ama uyandın ve şimdi yanımdasın. Ben daha ne isterim ki?

Kerem'in dediklerinden sonra yüzüme bir gülümseme yayılıyor. Bir kaç dakika konuşmadan birbirimizin gözlerine bakıyoruz. O çimen gözlerinde kaybolmak istiyorum. Yavaş yavaş yaklaştığını görünce kalbim daha fazla atmaya başlıyor. Ama kapının açılma sesiyle anında birbirimizden ayrılıyoruz. Kafamı kapıya çevirip gelen kişiye bakınca kendimi suçlu hissetmeye başlıyorum. Melis... Ben başımı yere eğerken o gülümseyerek yanıma geliyor. Kerem'in kulağına bir şeyler söylüyor. Kerem başını "Tamam" anlamında sallayıp alnıma bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıkıyor. Melis yanıma yaklaşıp yatağın ucuna oturuyor. Bende yatakta doğrulup oturuyorum. Melis hemen bana sarılıyor. Şaşırıyorum. Hiçbir tepki veremiyorum. Biraz sarıldıktan sonra Melis beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme bakıyor.

Kanatsız MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin