Göktan burnunu karıştırırken camdan bakıyor aynı zamanda dersi dinliyordu. Biyoloji dersi bokoloji olarak devam ediyor, atıklardan girip ne kadar pis bir sınıf olduğumuzun methiyeleri diziliyor, kah kendini övüyor kah benim de yanlışlarım oluyor vurgusu yapılıyordu ve zil çalınca haliyle orangutan görmüş aslanmışçasına kapı gözlenir oluyordu.
Sabah erkenden kalkmaktan, çok konuşan insanlardan, kremalı pastadan nefret eden göktan koşayazdı kantine.
Merve'nin sınav sorularını çalma fikrini es geçip sadri ile hayri ile poğaça çay alıp dolandılar teneffüs boyunca. Üç silahşörler gibi gezen bu tayfa yolda Hayrunisa ve Rümeysa ile karşılaşır
-Merhabalar Hayrunnisa hanım nasılsınız?
-Sanane be salak!
-Ne kadar güzel küfür ediyorsunuz, poğaçam çayım buyurun.
-Üff pisliğin bulaşmıştır ona çekil önümden!(giderler)
-Ah en sevdiğim kız tipi: Cesur ve titiz...
Sonrasında edebiyat dersi başlar lakin ninni gibi dinlemek için girdiği dersi beş dakika dinleyip uykuya dalıyor. Rüyasında bir yel değirmenine karşı savaştığını görüp terler içinde uyanarak "Sersem sanço panza!" der ve tüm sınıf kırılır hoca istifini bozmadan devam eder hikayesini anlatmaya...
Toprak, biraz daha toprak ve bolca su... Bunlar kaleyi yapmak için gerekli malzemelerdi. Göktanın enbi sevdiği şey çamur, çamur ve çokça çamurdu. Yaratma arzusuna malikmiş gibi şekil verdiği nesnesine bir anda kararsız kalmışçasına başka bir görünüm verirdi. Bahçesinin bozulmasına kayıtsız kalamayan yaşlıca bir kadın var gücüyle bağırır ve koşarak kaçarlar lakin gidinceye yine görünürler çünkü mahallenin enbi yumuşak toprağı oradadır.
Matematik işkencesi bitince var gücüyle koşan veyahut kaçan çocukların yolun sağındaki arabayı görememesi sonucunda vahim bir kaza olur. Aralarında göktan da vardır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Hayatımla Alakasız Kısmı
Kısa HikayeGöktan bendir sendir bizdir içimizden biridir, veya hiçkimsedir onun gibi olmayın.
