Uzun zaman sonra, yine uzun bir bölümle geldim size. Umarım beğenirsiniz.
Bu arada bir ricam olacak, kitap henüz final yapmadığı için okuma oranlarının düşük olmasını anlayabiliyorum. Yine de okuma oranı ve oy oranı arasında ciddi bir fark var. Burda kitap yazarken vakit ayırıp, duygularımızı düşüncelerimizi aktarıyoruz size. Sadece benim değil, diğer yazarların da hakkını verin. Çünkü biz bu işten para kazanmıyoruz. Ya da kimse bize aferin demiyor. Bizi kamçılayan sizin yorumlarınız ve oylarınız. Bu sebeple eksik etmeyin. Bizi motive edin.
Sevgiler.
Hayatın ortasında kaldığımız anlar olurdu bazen. Ne yapacağımızı bilemediğimiz yahut hangi yöne gideceğimizi kestiremediğimiz. Sanki hangi kararı verirsek verelim yanlış olanı seçecekmişiz gibi. Ne yazık ki hayat basit matematik problemlerine benzemiyordu. Çoğu zaman en az iki seçenek arasında kaldığımız paragraf soruları gibi oluyordu. Üstüne o kadar düşünüyorduk ki sonunda yanlış cevabı seçiyorduk. Bu aralar böyle bir ruh halindeydim.
Taehyung'un yanından döneli 5 gün oluyordu. Hem Jimin'le hem de Taehyung'la sık sık görüşüyor, durumu hakkında bilgi alıyordum. Fakat ziyaretine gidemiyordum ve onlar da gelemiyordu. Üç ayda bir rutin kontrollere girdiğimden, bir hafta boyunca doktor gözetiminde oluyordum. Normalde zaten yeterince hassas olan annem bu dönemlerde ekstra stresli oluyordu ve onunla takışmamak adına söylediği her şeyi yerine getiriyordum. Bu şimdiye kadar herhangi bir problem yaratmamıştı benim açımdan. Çünkü standart bir hayatım vardı. Planlayarak yaşardım. Şimdiyse Taehyung full çekeceğim bir sınavda araya karışan paragraf sorusu gibiydi.
Onu özlüyordum.
Sadece telefonda konuşup sesini duymak ya da görüntülü aramalarda ekranda beliren yüzü yetmiyordu bana. Geçirdiğimiz son günün ardından, sanki sürekli temas halindeymişiz gibi özler olmuştum onu. Kokusunu arıyordum. Elimdekilerle yetinemiyordum bu yüzden. O sabırlı olup beklememi söyledikçe tatlı bir öfke ele geçiriyordu bedenimi. Sonra bir bahane bulup kapatıyordum telefonu. Fakat o, o kadar zekiydi ki bunu neden yaptığımı hemen anlıyor ve bir sonraki görüşmemizde bana takılıyordu. İtiraf etmem gerekirse bu durum beni kızdırmak yerine hoşuma gidiyordu. Zaten onunla yaptığım her şey hoşuma giderdi.
O, iyiydi. Toparlamıştı. Gözaltları artık daha az morluklar barındırıyordu. Bu da sabretmem için yeterli bir sebepti. O iyi olduktan sonra ben bekleyebilirdim. Sorun değildi.
Bu akşam yine telefonda konuşmuştuk. Dediğine göre babası onu artık zorlamama kararı almış. Bunu söylerken bile sesindeki huzuru hissedebiliyordum. Bir tarafım acı içinde bu sözlerin yasını tutsa da diğer tarafım onu anlayıp hak vermek adına çırpınıyordu. Kolay değildi, biliyordum. Taehyung yeterince dayanmıştı. Böyle bir konuda pes etmemesini istemek belki de bencillikti. O bu hastalığa bir uvzunu feda etmiş biriydi. Aynı kulvarda değildik bile. Yine de bu kadar erken olacağını bilmek beni kahrediyordu. Onsuzluğu öylesine düşünüyordum ki bugünün tadını çıkaramıyordum. Sanki tüm hayatım onunla geçmiş gibiydi. Böyle olduğum için onu da üzüyordum. Açık açık söylemese de imalarını anlayabiliyordum. Yine de elimden pek bir şey geldiği söylenemezdi.
Son iki gün de kontroller, tetkikler ve spor hocamın özel hazırladığı antremanlarla geçip gitmişti. Sonunda Taehyung'u ve Jimin'i görebilecektim. Jimin'in dediğine göre Yoongi'yle ilişkisi oldukça iyiymiş ve ona benden de bahsetmiş. Benim için uygun olan bir vakitte ikimizi tanıştırmak istiyormuş. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımdan şaşırmış, bir o kadar da mutlu olmuştum. Jimin'in beni bu kadar benimsediğini ve önemsediğini bilmek güzeldi. Ona istediği zaman görüşebileceğimizi söyledim. Belki o zamana kadar Taehyung iyice toparlar ve biz dörtlü olarak görüşebilirdik. Bunun düşüncesi bile heyecandan tırnaklarımı kemirmeme sebep oluyordu. Bu yüzden Taehyung'la konuştuğumda suratımdaki aptal gülümsemeyi silemiyordum. Aslında o kadar yorgundum ki. Bir haftalık sıkı denetim hastalığım açısından iyi olsa da bedenim açısından berbattı. Çünkü dayanıksızdım. Tüm vücudum ağrılar içindeydi. Ama bu bile Taehyung'a gülmeme engel değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Florebo Quocumque Ferar | taekook
FanfictionTaşındığım her yerde çiçek açacağım. Taekook