Bölüm 7; Söz

258 31 2
                                    

Size geç ama oldukça uzun bir bölümle geldim. Birkaç da sürpriz momentim var. DOK'da veremediğim tüm momentleri burada vereceğim, söz. O yüzden bu hikayemi çokça sevin.



Bazen her şeyin bittiğini düşündüğünüz anlar olur. İçinden asla çıkamayacağını sandığınız anlar. Tıpkı bir kabus gibi. Kalbim göğüs kafesimi döverken düşündüğüm tek şey buydu. Kabustu tüm yaşananlar. Pencereden dışarıyı izlerken uyanmak istiyordum. Gözlerim kısalıp alçalan ağaçlarda, aracın hızından tek bir çizgi gibi görünen şeritlerde gezerken, uyanmak istiyordum. Ama sancıyan göğsüm her şeyin gerçek olduğunu çarpıyordu suratıma. Sıcak yaşlarım yanaklarıma süzülürken, biraz olsun nefes almak adına araladım arabanın camını. Az önce çiseleyen yağmur şimdi hızını biraz da olsa artırmış, yaşlarımdan ıslanmayan yanaklarımın kuru kalmasına müsaade etmediği yerlerini turlamıştı. Umursamadım. Gözlerimi kapayarak derin derin nefesler aldım sadece.

Hayatta hiçbir şey istediğim gibi olmamıştı. Kendime ait özel bir anım olmamıştı. Ailem için bir yarış atından farkım yoktu. İdeallerim benim değil, onlarındı. Doğum günlerimin bile bir önemi yoktu. Dünyada zaten varolması gerekendim ben. Hiçbir zaman sürpriz yapılan taraf olmamıştım. Zaten Jimin dışında bir arkadaşım da yoktu. Kendimi hiçbir zaman özel hissetmemiştim. Şimdi, yıllar sonra böyle birini bulmuşken, kalbim ilk kez özel olduğumu bana hatırlatırken, o kişiyi kaybetmekten delicesine korkuyordum. Kendimin ölecek olma ihtimalinden daha acımasız hissettiriyordu bu. Daha adaletsiz. Onun gibi biri yaşamalıydı bana göre. Bu dünyada asıl varolması gerekenler Taehyung gibilerdi.

Hastaneye gelince araçtan inerek hızla girdim içeriye. İçerde bir asistanla konuşan doktorum beni görüp irice açtığı gözleriyle adımı seslense de umursamadan yürümeye devam ettim. Biliyordum ki çoktan telefonuna yapışarak aileme haber vermeye yeltenmişti. Fakat umrumda değildi. İstediğim tek şey bir an önce onu görebilmekti. Geçen sefer karşılaştığımız odada olacağını düşünerek asansörle odanın olduğu kata çıktım. Bizim gibilerin bu tarz yerlerde ayrıcalıkları oluyordu. Bu sebeple tahmin etmek zor değildi. Asansörün kapısı açıldığında, karşıma çıkan koridorda Jimin'i görmem de bana haklılığımı ispatlamıştı.

"Jeongguk?" dedi şaşkınlıkla, beni gördüğüne inanamayan arkadaşım. "Burada ne işin var?"

"Taehyung nerede?" diye sordum onun sorularını es geçerek. Dudaklarını birbirine bastırmış ve başıyla hemen yandaki odayı işaret etmişti. Önden ilerlerken onu takip ettim. Odanın kapısı açıktı ve Taehyung bebekler gibi uyurken, yanı başında babası olduğunu tahmin ettiğim kişi oturuyordu. Jimin varlığımızı belli etmek istercesine, hafifçe boğazını temizledi. Kapı ağzında dikildiğimizi gören adam çaktırmadan gözyaşlarını silerek oturduğu yerden ayaklandı ve bize doğru gelirken hafifçe gülümsedi.

"Jeongguk." dedi, benim yerime konuşan arkadaşım. "Okuldan arkadaşım."

"Hoş geldin delikanlı." dedi adam yorgun sesiyle. Saygıyla eğildim. Ancak o, omzuma vurarak gerek olmadığını belirtti. "Siz buradaysanız ben bir hava alayım." diyerek bizi baş başa bıraktı sonra. Her halinden bitik olduğu anlaşılıyordu.

Ben odaya girerken Jimin de peşimden gelmişti. Sızlayan bacaklarıma daha fazla dayanamayarak boştaki koltuğa oturdum. Kalbimin ritmi iyiye işaret değildi. Kendimi dinlendirmeliydim.

"Doktorlar ağrıları fazla olduğu için uyutuyorlar." dedi arkadaşım yanıma otururken. "Dün sabah hiçbir şeyi yoktu. Akşam birden fenalaştı. Zaten son evrelerde olduğunu biliyoruz fakat-" Derin bir nefes alarak cümlesini kesmiş, sonra da geri verdiği nefesiyle içindeki yükü beraberinde atmak istemişti sanki. "Fakat yine de hazırlıksız yakalanıyor insan. Taehyung benim çocukluğum Jungkook. Kendimi bildim bileli bu hastalıkla uğraşıyor. Şimdi onu böyle görmek tarifsiz bir acı veriyor bana. Aranızda nasıl bir ilişki var bilmiyorum ama ona iyi geliyorsun. Teşekkür ederim."

Florebo Quocumque Ferar | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin