Dört

504 59 35
                                    

Yavuz elindeki su dolu bardağı çekyatta biraz daha sakinleşmiş olan Evren'e uzatıp hemen yanına kuruldu. Dudağının kenarındaki kurumuş kana baktıkça içi sızlıyordu. Masanın üzerinde duran ıslak mendili çıkartıp su içen sevdiğinin suyu bitirmesini bekledi, Evren bir kaç yudum aldıktan sonra bardağı masaya bırakarak başını yere eğdi. Yavuz ona biraz daha sokulup elini çenesine koydu ve yerdeki başını kaldırarak ıslak mendili yarasını acıtmamaya dikkat ederek nazik bir şekilde kurumuş kana sürttü. Oradaki kanı tamamen temizledikten sonra elinin tersini sevdiğinin hâlâ kızarık olan yanağına koyup hafifçe okşadı.

Onun dokunmaya bile kıyamadığı yüzü ne hale getirmişlerdi.

Gözlerinin tekrardan dolmaya başladığını hissettiğinde yutkunup başını yere eğdi ve dudaklarının arasından kesik bir nefes aldı.

"Görmüşler bizi."Evren'in kısık ve çatallı sesi odayı doldururken Yavuz tek kelime dahi edemedi. Bunun olacağını elbet biliyordu, hep insanın en korktuğu başına gelirdi fakat bu kadar erken olacağını bilmiyordu. Daha dün sevdiği adamla huzurlu uykunun kollarındayken bugün böyle olmasını beklemiyordu. Yavuz sevdiğinin yüzünü okşamaya devam ederken o acı kalp çarpıntısıyla karşısındaki güzelliği dinlemeye devam etti.

"Eve girdiğimde bana herkes öyle bir baktı ki Yavuz, o bakışların altında ezildim, yok oldum."diye fısıldadı Evren sesinin titremesine engel olamadan. İçinde tarif edilemez bir acı vardı, yüreği paramparçaydı Evren'in. Ailem dediği insanların ona nasıl iğrenç bir şeymişçesine baktıklarını zihninden atamıyordu. Eve her geldiğinde onu bir bebek gibi sarıp sarmalan annesinin 'benim senin gibi bir evladım olamaz' sözünün kulaklarına dolmasına engel olamıyordu. Abisinin o iğrenç söylemlerini, kız kardeşinin kötü bakışlarını, babasının sanki oğluna değil de düşmanına vururmuş gibi yerde kendisini tekmeleyişini zihninden çıkartamıyordu. Kendi ailesi ona bunları yaparken kanından olmayan eniştesinin onu babasının elinden almasını sindirememişti bile.

Babasının o bakışlarından sonra öleceğini kabullenmişti Evren.

Yine de çok korkuyordu, sahiden çok acır mıydı?

"Vuracaklar beni."diye düşüncelerini dile getirdi Evren korkusuzca. Yavuz'un duyduğu cümleyle kanı donmuştu, böyle bir şey mümkün olamazdı. Evren'in ağzından bile böyle bir cümleyi duyduğu için aklını kaybedecek raddeye gelmişti, olmazdı. Yavuz bir şey yapar eder yine de sevdiği adamı kurtarırdı. Başını iki yana salladı Yavuz hızlıca.

"İzin vermem."

"Onlar izin veriyor Yavuz."

"Kaçalım."dedi Yavuz bir anda, Evren buruk bir şekilde gülümsedi ve zorlukla yutkundu. Biliyordu, kaçsalarda rahat bırakmazlardı onları."Bulurlar bizi, abim ve babam rahat bırakmazlar."diye mırıldandı ve ardınsan başını yere eğdi, hem beraber kaçarlarsa Yavuz'u da vururlardı. Evren'in yüreği buna dayanamazdı. O zarar görmesin de, kendisi görse de bir şey olmazdı.

"Bulamayacakları bir yere kaçarız Evren."başını iki yana salladı usula Evren, nereye kaçarlarsa kaçsınlar babası alnındaki lekeyi temizleyebilmek için gelir oracıkta vururdu.

Yavuz sinirlenmeye başlamıştı, delirmek üzereydi. Ellerini stresle siyah saçlarının arasından geçirip büyük büyük nefesler alıp vermeye başladı. Bir an önce Evren'i ikna edip buralardan kaçıp gitmek istiyordu."Seni göz göre göre ölüme yollamamı mı istiyorsun?"diye sordu acı barındıran bir ses tonuyla, öyle yürekten konuşuyordu ki yüreğinin yangını sesinden bile anlaşılıyordu. Evren gözleri dolu dolu Yavuz'a bakarken başını sağa doğru eğdi. Yavuz tam dudaklarını aralamış konuşacakken kapının gürültülü bir şekilde çalmasıyla Evren olduğu yerde korkuyla irkildi, Yavuz bakışlarını kapıya çevirip yutkunduğunda yavaşça ayağa kalktı. Evren hızla onun koluna yapışmıştı.

"Açma, ne olur!"diye yalvarırcasına konuştuğunda Yavuz'un kalbi sıkıştı. Her ne kadar korkusuzca ölüme gitmek istediğini söylese de korkusu gözlerinden okunuyordu. Ölümden kim korkmazdı ki zaten? Yavuz başını sallayarak Evren'in, kolunu tutan elini ellerinin arasına alarak avuç içine uzun bir öpücük bıraktı. O sırada kapı bir kez daha gürültülü bir şekilde çalmıştı ve ardından ikisinin de içini rahatlatacak bir ses duyuldu.

"Benim, Öznur!"

Evren ablasının sesini duyunca hızla ayağa kalktı ve kapıya koşturup açtı. Ablası içeri geçip ardından kapıyı kapattıktan sonra karşısındaki iki gence hüzünlü gözlerle baktı. Kardeşini kolları arasına alıp sarıldığında Evren ablasının şefkati karşısında başını onun omzuna yaslayarak biraz da göz yaşlarıyla onun omzunu ıslattı. Öznur kardeşinin boynuna, omzuna öpücükler kondururken sırtını sıvazlıyordu.

Yavuz iki kardeşi bir kaç adım gerilerinde izlerken az öncekinden biraz daha iyi hissettiğini düşündü. En azından Öznur onların yanında olabilirdi, Evren'e zarar vermelerine engel olabilirdi, hatta kaçmalarında bile yardım ederdi. Yavuz bu umuda tutunarak Öznur'un yüzüne baktı. Kadının kehribar rengi gözlerinde bir umut kırıntısı aradı, bir ışık aradı fakat kadın ona öyle hüzünlü bakıyordu ki, bu umududa toz bulutu olup uçtu gitti.

"Ablam, bak bana."Öznur'un kısık sesiyle Evren onun omzundan ayrılarak ablasının yüzüne baktı ve yanaklarındaki ıslaklığı elinin tersiyle sildi."Ben şimdi seni almaya geldim, babam evde bekliyor konuşmak için."Yavuz daha Evren'in bir şey söylemesine bile izin vermeden başını iki yana salladı ve aralarındaki bir kaç adımı kapatıp sevdiğini kolundan tutarak kendine çekti.

"Göndermem."

Evren'de korkuyla yanındaki adamın koluna sarılmıştı. Korku ikisinide hummalı bir hastalık gibi baştan aşağı sarmıştı. Öznur bakışlarının ikisinin üzerinde gezdirip derin bir nefes verdi.

"Kimse zarar vermeyecek, büyük amcam geldi böyle bir şey olmasına asla izin vermez. Hem ben varım, Ahmet abiniz var."diye mırıldandı kadın kendi eşini kastederek. Kardeşini alıp götürmesi ve bir an önce o konuşmanın gerçekleşmesi gerekiyordu çünkü bu konuşma gerçekleşmezse daha kötü şeyler yaşanabilirdi.

"Hepsi toplaşmış, konuşup Evren'in cezasını mı belirleyecekler?"dedi Yavuz sert bir sesle. Evren'i karşılarına alıp yargılamalarına, ona ceza kesmelerine göz yumamazdı."Ceza yok, yemin ederim."Öznur'un sözleriyle Evren başını yere eğdi. Ceza yoksa bile bir daha Yavuz'u görmesine kimse razı gelmeyecekti.

"Ben de geleyim."diye mırıldandı Yavuz, Öznur'un itiraz edeceğini bilse de Evren'i o eve tek başına göndermek istemiyordu."Daha kötü olur Yavuz, ben halledeceğim söz veriyorum ona kimse zarar vermeyecek."dediğinde Yavuz'un içi rahat etmese de bakışlarını kollarının arasındaki adama çevirdi. Evren'de kehribar rengi gözlerini sevdiğinin kara gözlerine dikmişti. Yavuz onu kollarının arasına alıp sardığında Evren'in kolları da hemen onun belini buldu. Yavuz yüzünü Evren'in boyun girintisine gizleyip kokusunu ciğerlerine çekti.

"Ben senden haber bekleyeceğim."diye fısıldadı sevdiğinin boynunda olduğu için boğuk çıkan sesiyle. Evren başını salladı ve Yavuz'un kirli sakallı yanağına belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Geri çekildiklerinde Evren sevdiğine son bir bakış atarak evin kapısını açtı ve dışarı adımladı. Yavuz dolan gözlerini engellemeye gerek duymadan Öznur'un kolundan nazik bir şekilde tuttu ve kendine doğru çevirdi.

"Abla,"diye mırıldandı zorlukla çıkan sesiyle, ciğeri yanıyordu. Gözünden bir damla yaş çenesine doğru süzülürken yutkundu. Öznur, Yavuz'un bu halini görünce yüreğinin sızladığını hissetti."kurbanın olayım koru sevdiğimi onlardan."Öznur başını salladı büyük bir acıyla ve kolunu tutan eli nazikçe okşadı.

"Söz, sağ salim getireceğim yanına."

Yavuz gözünden damlayan yaşa inat gülümsedi.

Karşısındaki bu kadına güveniyordu.

Beni Sevdi Benden Çok | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin