Dokuz

449 59 59
                                    

Evren aynadaki yansımasını bomboş gözlerle izlerken kendindeki değişikliğin farkındaydı. Bir kaç haftada fazlasıyla kilo kaybetmişti, iki üç ay öncesine kadar üzerine tam olan kıyafetler şimdi bol geliyorlardı. Tüm hayat enerjisini bir kaç haftada sömürmüşlerdi sanki, yaşamak için bir sebebi yokmuş gibi geliyordu. Yüzü sararmıştı, göz altlarında uykusuzluktan meydana gelen koyu halkalar oluşmuştu, çoğu zaman nefes almakta zorlanıyordu. Bir kaç hafta öncesine kadar neşeyle gülümseyen, etrafa mutluluk saçan, gözleri parlayan o çocuk sanki kaybolmuş yerine başka biri gelmişti. Evren bile artık aynadaki yansımasını tanıyamıyordu.

Yorgun gözlerini ağır bir şekilde aynadaki yansımasından ayırıp kapının arkasında asılı duran takım elbiseye çevirdi. Annesi kırışmasın diye oraya asmıştı. Uzun uzun, gözlerini hiç ayırmadan takım elbiseye baktı. O takım elbiseyi parçalamak, yakmak istiyordu fakat buna hali bile yoktu. Gerçi bunu yapsa bile ailesi yine de bir çözüm yolu bulur, Evren'i o kızla nişanlarlardı.

Kapının bir anda açılmasıyla takım elbisedeki bakışlarını indirip kapıyı açan kişiye baktı. Yine abisi gelmişti, Engin'in yüzünde Evren'in adlandıramadığı bir mutluluk vardı. Bir kızla evlenince her şeyin hallolacağını zannediyorlardı, sanki Evren Güler ile evlenirse bir anda Yavuz kalbinden gidecekti. Ailesi böyle sanıyordu.

"Hadi giyin, gidiyoruz."diye mırıldandı Engin. Evren onu süzdü, üzerine çok güzel bir takım elbise giymişti. Saçlarını özenle yaptırmış, koluna en pahalı saatlerinden birini takmıştı. Evren ve Engin'i yan yana görseler kesinlikle Engin'in damat olduğunu düşünürlerdi, özene bezene hazırlanmış gibi görünüyordu Engin. Evren yavaşça başını salladığında abisi odanın kapısını çıkarttı. Salondan bir dolu ses geliyordu, herkes telaş ve heyecan içerisindeydi.

Evren ise hiçbir şeyi umursamıyordu. Bir an önce bu gece bitsin ve yatağına geçip uzansın istiyordu. Kapının arkasındaki takım elbiseyi indirerek yatağın üzerine gelişigüzel fırlattı ve üstündeki örgü kazağı çıkartarak beyaz gömleği kollarından geçirdi. Takım elbiseyi özensiz bir şekilde üzerine giydikten sonra aynaya dahi bakmaya gerek duymayarak odasından çıktı. Salondakilerin üzerinde gezdirdi bakışlarını, ablası dışında hepsi kendi aralarında gülüşüyorlardı. Evren'in odadan çıktığını farkedince babası kapıyı işaret etti. Abisi Engin masanın üzerindeki çiçek ve çikolatayı Evren'in eline tutuşturduğunda Evren ruhsuz bir şekilde onlara bakmaya devam etti.

Hepsi dış kapıdan tek tek çıkarken Öznur yavaşça kardeşine yaklaşarak onu kendine doğru çekti ve saçlarına uzun uzun öpücükler kondurdu. Genç kadının kardeşini bu halde görünce hemen gözleri doluvermişti. Çok dil dökmüştü babasına, amcasına fakat kimse onu dinlememişti. Göz göre göre ateşe atıyorlardı onu. Öznur burnunu çekerek kardeşinin yanağını okşadığında Evren yorgun başını ablasının göğsüne koymamak için kendini zor tuttu, sanki başını oraya koyarsa bir daha kaldırmaya hali olmayacaktı.

Babalarının dışarıdan gelen sesini duyduklarında iki kardeş de zorlukla toparlanıp dışarı çıktılar. Evren Güler'lerin evine gelene kadar başını yerden asla kaldırmadı, sanki bir yerde Yavuz'la karşılaşacakmış gibi hissetmişti. Onunla karşılaşırsa, gözlerinin içine bakarsa her şeyden vazgeçerdi, ölüm fermanını kendi elleriyle verirdi sevdiği adama. Buna katlanamazdı. Her şeyin acısına dayanırdı, katlanırdı fakat Yavuz'un ölümüne katlanamazdı.

Evin kapısı yavaş bir şekilde aralanırken herkes içeriye doğru adımladı. Evren ellerindeki çiçek ve çikolatayı Güler'in yüzüne dahi bakmadan kızın ellerine bıraktı ve içeri geçti. Hemen ablası ve eniştesinin ortasına oturduğunda babası ona ters bir bakış atsa da ona aldırmadan bakışlarını yanındaki ablasına çevirdi. Öznur elini kardeşinin sırtına koyup yavaşça okşadığında Evren dudaklarının arasından nefes verdi.

Beni Sevdi Benden Çok | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin