"Evren, bu nasıl?"
Evren annesinin sesiyle başını yerden kaldırarak gösterdiği yüzüğe baktı ve başını ruhsuzca olumlu anlamda salladı. Annesi hemen yanındaki Güler'e gösterince Güler hevesli bir şekilde yüzüğü parmağına takmıştı. Şehire nişan yüzüğü bakmak için inmişlerdi. Bir hafta onun için öyle göz açıp kapayıncaya kadar geçivermişti ki, neyin ne olduğunu bile anlamamıştı. Yarın nişanlanıyordu sevmediği bir kızla, yarın infazını veriyorlardı.
Evren'in gözü sürekli kuyumcunun kapısından dışarıdaydı. Yavuz'un iş yeri buralarda bir yerlerde olduğu için onu görme umuduyla bakışlarını dışardan ayırmıyordu. Yavuz'un kendisini bu şekilde yüzük seçerken görmesini istemiyordu elbette ama Yavuz onu görmese de olurdu, Evren bir saniye görse bile özlemi dinecekmiş gibi hissediyordu.
"Sen bunu beğendin mi canım?"Güler'in sesiyle bakışlarını ağır bir şekilde ona çevirdi. Bir hafta boyunca her gün Evren'le daha yakın olabilmek için evlerine gelmiş, Evren'in gözüne girmeye çalışmıştı. Bir kaç gündür sanki aralarında bir sevgi, bir aşk varmış gibi sevgi sözcükleriyle sesleniyordu ona. Evren burnundan derin bir nefes verip başını umursamazca salladı, sanki yarın o yüzüklerden birini takacak olan kendisi değilmiş gibi davranıyordu. Güler gülümseyerek seçtiği yüzükleri kuyumcuya uzattı ve paketlemesini istedi.
Evren bakışlarını annesine çevirdi. Biraz onlardan ayrı kalmak istiyordu, Yavuz'u görmek istiyordu. Annesi ona dik dik bakarken yutkundu ve bakışlarını bir kaç saniyeliğine kaşıya çevirip tekrar annesine baktı."Siz eve geçin, ben eniştemin yanına uğrayacağım."diye mırıldandığında annesi şüpheyle kaşlarını çattı."Babana sormamız lazım."Evren büyük bir öfkeyle dişlerini sıktı ve annesinin kulağına doğru eğilip sinirle konuştu.
"İstediğinizi yapıyorum işte, ben de insanım gidip hava alacağım."Evren geri çekildi, öfkesi yüzünden okunuyordu. Annesi kısa bir anlığına tereddüt etse de başını olumlu anlamda salladı. Evren Güler'e bir şey söyleme gereği duymadan kuyumcudan hızla çıktı ve ellerini montunun cebine sokup ciğerlerine derin bir nefes çekti. İçeride boğuluyormuş gibi hissetmişti, zaten son bir kaş haftadır bu his hiç içinden çıkmamıştı. Hep boğuluyor gibiydi, hiç bir zaman tam anlamıyla nefes alabilmiş değildi. Tam anlamıyla nefes alabileceği tek yer Yavuz'un yanıydı.
Adımlarını hızlandırarak Yavuz'un çalıştığı yere gitme kararı aldı. Belki böyle yapınca işler onun için daha da zorlaşacaktı fakat artık özlemine dayanamaz hale gelmişti, bir kaç dakika uzaktan izlese bile onun için yeterdi. Yüzüne çarpan kuru soğuk onu biraz daha iyi hissettirirken kalbi kanat çırpan bir kuş gibiydi, haftalar sonra sevdiğini uzaktan da olsa göreceği için heyecanlanmıştı. Onun çalıştığı dükkanın sokağına gelince vücudu elektrik akımına uğramış gibi tir tir titremeye başlamıştı.
Uzaktan, camlı dükkanın kapısından içeri baktığı an yüreği büyük bir özlemle sarsıldı, gözleri alev alev yanmaya başladı, dudakları titremeye başladı. Aldığı oksijen yetmiyormuş gibi ciğerlerine daha çok nefes çekti, özleminden ölecekmiş gibi hissediyordu. Yavuz'a saramadığı kolları sızlıyordu, Yavuz'u öpemeyen dudakları kavruluyordu, vücudunun her yeri Yavuz için can çekişiyordu. Yere çöküp önündeki manzara karşısında hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendini zor tuttu.
Yavuz'un o kara gözleri, esmer teni, siyah alnına doğru süzülen saçları...Evren'in elleri sızladı o saçları okşayamadığı için. Yutkunarak kuruyan dudaklarını ıslattı, gözünü dahi kırpmadan bakıyordu dükkanın içindeki sevdiğine. O da en az kendisi kadar kötü görünüyordu, Evren dükkana doğru bir adım attı fakat ardından olduğu yerde kaldı.
Şimdi giderse bir daha dönemezdi.
Attığı adımı tekrardan geri çektiği an Evren'in beklemediği bir şey oldu. Kara gözler ile Kehribarları buluştu. Evren o an nefesini tuttu ve dolu gözleriyle özlediği kara gözlere bakmaya başladı. Yüreği ağzında atıyordu, hem hiç olmadığı kadar heyecanlıydı, hem de yüreği deli gibi acı içinde kıvranıyordu. Sevdiği adamın kara gözlerinin altındaki kızarıklığa baktığı an yere yığılacağını hissetti Evren.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevdi Benden Çok | bxb
Short Story"Yavuz?"diye fısıldadı onun yüzünü incelemeye devam ederken. "Evren'im?" "Ölüm çok acıtır mı?"