1.Bölüm - Karşılaşma~~

280 9 0
                                    

 Karanlığı oldum olası sevmişimdir. Boş sokakları, sessizliği, sessizliği bozacak tek şeyin attığım adımların olmasını...Tüm bunlar bana her zaman rahatsız edecek derecede normal ve kabullenilebilir gözükmüştü. O yüzden akşam etüdünden çıkmanın en kötü yanı karanlıkta ara sokaklardan geçmek zorunda kalmak diyemezdim, pek çok şey sayabilirdim ama eve dönüş yolumdan şikayetçi değildim. Ürkütücü ya da tuhaf şeyler oluyor değildi sadece karanlığın içinde barındırdığı tüm özelliklere sahipti, tatmin edecek ölçüde boş ve sessiz. En azından bir saniye öncesine kadar.

 ''Hey'' mırıldanmaktan öteye çok fazla geçemeyen sesi duyunca iç güdüsel olarak çantamın sapını kavradım. Adımlarımı düşünmeden hızlandırırken aynı sesin içerdiği acı ile devam etmesi, sonunda arkamı dönüp ufak bir bakış atmama sebep oldu. Duvara yaslanmış bedenin tam anlamıyla dağılmış yüzünü ve kan içinde kalmış olan gömleğini fark etmem biraz zaman almıştı. Tanrım, yaralı mı? Korkak gibi arkama bakmadan kaçacaktım ve yaralı bir insanı geride bırakacaktım öyle mi ? Birkaç saniye öncesine kadar yapmayı planladığım şeyin bu olduğuna inanamıyordum. Ama içimden çok derin bir yerlerden gelen telaşlı bir ses evet, elbette öyle yapacaksın. Bu senin işin değil. Eve git ve uyu diyordu. Hayır bunun acımasızlıkla ilgisi yok, insani duygularla da ilgisi yok sadece gecenin bu saattinde eve gidiyor olman lazım. Tanımadığın bir adamın yanına doğru değil.

 ''Hey, iyi misin yaralandın mı?'' Hızlı adımlarla yanına yaklaşırken, ne yapmam gerektiği hakkında düşünmeye çalışıyordum. Yarası neredeydi karnında mı ? Kanamanın durdurulması gerekti, yaraya bastırmalı mıydık? Evet okuduğum, izlediğim her yerde öyle yapıyorlardı ama bunun uygulamak sanıldığı kadar kolay değildi, yanlış bir şey yapıp yapmayacağımı kestiremiyordum. Atkımı kullanabilirdim, bu durumda kullanabileceğim yanımda işe yarar tek o vardı.

''Özür dilerim, ben b- ben kan görmek konusunda pek iyi değilim.'' Cebimden telefonu aceleyle çıkarıp ambulansa nerede olduğumuzu nasıl tarif edebileceğim hakkında fikir edinmeye çalıştım. Evet, bu sokağı her zaman kullanırdım ama sokak numarasına bakmak her normal insan gibi aklıma gelmemişti. Böyle ayrıntılara daha fazla dikkat etsem ne olurdu sanki?

''Ambulans çağırma.'' Boğuk sesiyle yavaş yavaş vurguladığı kelimeler içimde yakıcı bir telaş hissi bırakırken bir kaç derin nefesten sonra sonra devam etti.

''Eğer arabama gitmeme yardım edebilirsen...'' 

''Bekle, ayağa kalkma incineceksin.'' Dengesini kaybetmesinden korkup ona destek oldum. Kesinlikle yardım gerekliydi, vücudu bir yere rahatlıkla götürebileceğimden daha yapılıydı. Boyu kaçtı 185? Benden epey uzun olduğu belliydi. Onu arabasına kadar götürmem eğer arabası bir kaç adım ileride değilse ciddi anlamda zor olacaktı.

''Arabam'' elini alnına götürürken etrafına bakındı. ''Sadece taksiye...''

''Taksiye mi ? Bu halde mi ? Hastaneye gitmen gerek.''

Adım atmak için yeltenince tekrar bütün gücümü onu ayakta tutabilmek için seferber ettim. Bunun kolay olmayacağını biliyordum. Ağırlığını dengesiz bir şekilde yüklenmeye çalıştığımdan olduğundan çok daha zor bir hale geliyordu.

 ''Tamam yavaş ol, elini omzuma atabilirsin, caddeye çıktığımızda taksi bulabiliriz ama bu halde en yakın hastane sanırım... ''

Cevap vermeden yavaş adımlarla yürümeye devam etti. Ah, demek birinin sana cevap vermemesi böyle hissettiriyormuş. İnsanlara cevap vermediğim çok sık olurdu ve bunu pek de garipsemezdim. Bu şekilde hissettireceğini hiç düşünmemiştim. Aslında pekala bu caddeye yürüme olayı da düşündüğümden çok daha yavaş bir şekilde gerçekleşiyordu. Canının yandığı belliydi üstelik onu daha uzun süre taşıyabileceğimden de emin değildim.

KÖKTENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin