3.Bölüm - Sokak Kedisi

144 7 0
                                    

''Dershaneye bırakırsan yeterli olur.''

İtilmeden arabaya bindiğime göre gerçekten aşama kaydetmiştik. Başta düşündüğüm gibi sadece yanlış anlaşılmaydı ama onunla ilgili tuhaf bir şekilde basit olaylar bile büyüyordu.

''Derse mi gireceksin, bu halde?'' 

Hayır derse girmeyecektim tabii ama, neyi kasteddiğini anlamak için yüzüne baktım, daha sonra da dizlerime bakan gözlerine. Pantolonum yırtılmış, yaram biraz da kanadığı için kirlenmişti. Kendini üzgün hissediyorsa, eh artık çok geçti.

''Hayır, eşyalarımı almam gerek.''

''Bir arkadaşın çoktan almıştır, hem dizlerine bakıp durma. O kadar da kötü durumda değil. Baştan yürümeyi bildiğini söylesen böyle olmazdı. ''

Cevap vermedim, verecek cevabım da  yoktu zaten. Bu olağan dışı çocuktan -evet çocuktan artık ondan adam diye bahsetmek yersiz olurdu- kısa bir süre içinde kurtulacaktım. Niye dün, o gün orada tamamen iç güdülerime kulak verip uzaklaşmamıştım ki? Öyle yapmış olsaydım, yanımda şu an bu özgüvenle oturuyor olamazdı. Birden içimin burkulduğunu hissettim. Daha sonra bu garipsenecek duyguyu aceleyle başka bir zaman düşünmek üzere geçiştirdim. Gerçekten yorucu bir gün olmuştu, eve gitmeden önce yara bandı alsam iyi olacaktı belki yanık kremi de alırdım. Papatya çayını içeyim diye vermişti ama anlık değişimleri yarısını üstüme dökmeme sebep olmuştu. Araba dershanenin önüne gelip sonunda durduğunda, konuşmadan arabadan indim. O da aynı sessizlikle karşılık verdi, arkama bakmadan içeri girerken onun da bana bakmadığına emindim. Sınıfa girdiğimde; dağınık sıramı, telefonumu hatta çantamı aynı şekilde bulunca gülümsedim. Bir arkadaşım almıştır öyle mi ? Sorun şu ki ben ciddi iletişim problemleri olan ve sınıftaki kimseyle bir kelimeden fazla konuşma geçmişi olmayan biriydim yani birinin eşyalarımı almış olması mümkün değildi. Bu dershaneye yazılmam da kolay olmamıştı, daha çok butik dershane gibi bir şeydi ve benim aklımın bir türlü almadığı kadar çok para istiyorlardı. Eğer bir kere üniversite sınavına girmiş ve bazı sorunlar yüzünden evde kalmanız gerekmişse aileniz bir şekilde eğitiminiz için para harcamaları gerektiğine inanıyor. Bunun sonucunda da işte burada, dershaneye gidip gelmekten başka bir şey yapmıyordum. Hatta sınıftaki çoğu kişi orada olduğumu bile fark etmemiştir, en azından bugüne kadar. Sıkıntıyla iç geçirdim, çantamı alıp sınıftan çıkarken yarın için de her zaman olduğum gibi görünmez olabilmeyi diliyordum.

   ''Karma! Neredesin sen? Aklım çıktı.'' 

Kapıyı açmamla annemin tiz sesini bana saplaması bir kaç saniye sürmüştü. Ne zaman bir şey olsa böyle tepki veriyordu; acıkınca, korkunca, sevinince...Dershaneden mi aramışlardı ?

 ''Buradayım işte anne. Evde yemek var mı ? Ya da boşver ben uyuyacağım.''

 ''Bu gün dershanede olanları anlat önce.''

 Sesi ciddiydi, çantamı girişe bırakıp kendimi salondaki büyük siyah deri koltuğa attım. Onun evinde de siyah deri koltuklar vardı...

 ''Bir yanlış anlaşılma olmuş.''

 ''Nasıl bir yanlış anlaşılma? Sevgilin mi var? Karma, sana erkekler konusunda ne dediğimi hatırlamıyor musun?''

Evet hatırlıyordum ve hayır sevgilim yoktu.

 ''Sevgilim değil sadece telefonunu benim aldığımı düşünmüş. Bir yanlış anlaşılma olmuş işte ve evet anne erkekler konusunda ne dediğini hatırlıyorum.'' 

 ''Öğretmenin genç bir delikanlı içeriye girdi ve beraber arabaya bindiler dedi.''

 Cevap vermeyince, kızmakla kızmamak arasında bocaladığını anladım. Ne zaman cevap vermesem aynı şekilde ikilemde kalıyordu. Onu bu işkenceden kurtarmak için sonunda cevap vermeye karar verdim.

KÖKTENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin