4-Tavandan İnmeyen Libido.
Çok yanlış biriyle, yine çok yanlış bir mizahın kurbanı olmuş bir adam olarak havayı saran libido kokusunu elimle aralayıp kendimi balkondan aşağı gönül rahatlığıyla bırakabilecek kıvamdaydım.
Zaman kavramından feragat ettiğim birkaç dakika içinde birçok şeyi düşünemez halde tek bir noktaya kilitlenmiştim.
Erotizme kolayca evrilen sesi beni bu buhrandan çıkardı.
"Ee, nasıl yapalım?"
Nasıl mı!
Yapalım mı!?
Sertçe yutkunmaktan aşınan boğazım kupkuru kesilmişti. Gözlerimi kaçırdım. "Sikik sikik konuşma. Yerde yatmandan bahsediyordum."
Yüzü yüzüme yaklaşırken beni köşeye sıkıştırdı. Gittikçe yürüyen bir libidoya dönşüyordu. "Öyle mi?"
Ve bana her yaklaştığında kalınlaşan sesi..
"E-evet.."
"Ben yataktan bahsediyordum oysaki. Altta olman senin için pişmanlık olmazdı..."
"Beni sıkıştırmaya bir son ver."
"Önce seni öpmeliyim."
"Yumruk yemek ister misin?" Dedim sıktığım yumruğumu yüzüne kaldırırken.
Dudağının kenarını kaşıyıp sırıttı.
"Peki sen yumruğundan daha kalın bir şey yemek ister misin?" Gözlerim kendi çapının sınırlarını aşacak büyüklükte açıldı. Beni göğsümden yatağa iteceği anı kolladığımda uzandığı kısımdan yana sıvıştım ve yatağın öbür tarafındaki yorganı açıp kendimi içine sardım. Bana sırnaşsa bile vücuduma elini süremezdi.
Rahat olmaya çalıştım. Dışarıda sadece gözlerim kalmıştı, bu şekilde ya sıcaktan ya da nefessizlikten sabaha çıkamayabilirdim ama önemi yoktu kıçımı koruyan onurlu bir savaşçı olarak ölmeyi yeğlerdim.
Gözümün tekini açıp ellerini beline dayamış halini tamamlayan alınmış suratına alayla baktım. Hayalleri suya düşmüştü belli ki. Bir şey diyecek sansam da asık suratını koruyup yanıma uzanmakla yetindi. Biraz daha uca kaydım.
Tek kolunu kıvırıp başının altına soktuğunda sıkışan kol kaslarına, keskin köşelere sahip çenesi ve karnına okey taşı gibi dizilmiş kaslarına göz ucumu değdirdim. Resmen yanımda Yunan mitolojisinden fırlamış bir varlık yatıyordu.
Şanslı bir piç.
"Bütün gece lavaşa sarılmış döner gibi mi uyuyacaksın yani?" Huysuz şekilde dolandığım yerde küçücük kalan bedenime baktı ve geri tavana döndü. Alnında biriken saç telleri hareket ettiği anda kafasından geriye kaymıştı ve alnı açıkken yüzü daha parlaktı. Sakince oynayan göğsünün boğumlarına baktım. Üstüne örtmesi için geriye bir şey bırakmamıştım ve hal böyleyken yatağımda asaletli çıplaklığıyla yatıyor oluşu beni daha beter yapmıştı. O ise hiç gocunmadan üst üste attığı uzun ve inanılmaz çıplak bacaklarını hafif hafif sallıyordu. Baldırları gerçekten çok sıkıydı. Sırf kastan ibaretti.
"Kıçımı becermek isteyen birine kolayca yolu açacak değilim." Dudaklarım bir anda kurumuştu. Bunu sesli dile getirmek sadece pişmanlıktı.
Duyguları incinmiş gibi dilini damağında şaklattığında kendini savunmaya geçti.
"Önce şunu bir anla. Kıçını becermek değil derdim."
"Hadi ya." dedim alaylı bir sinirle.
Düşünür gibi oldu. "Tamam belki biraz-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE SHOT
Teen Fiction"Birini öldürmeden nasıl öldürebilirim biliyor musun, Sancar?" Bir çıkmazın tam ortasında kilitli kalmış küçük oğlan çocuğu gibi çekti burnunu. Çaresiz ve hastalıklı göz bebekleri, beni savunmasız kılan bilek bağlarımdan sızan kanda oyalandı. İçine...