Bulutların göz yaşları uyandırmaya çalışıyordu beni, yastığı kafama bastırdım. Tam dalacakken, şimşekler çakmaya başladı ve beraberinde kuvvetli bir gökgürültüsü. Gökyüzü kime kızdı bu kadar anlamadım. Sevim hanım içeri girdi.
" Hala uyanmadın mı sen ? Saat kaç oldu farkında mısın ? Okula geç kalacaksın ! Hemen kalk ! "
" Özür dilerim. Hazırlanıyorum hemen. Bağırma bana. "Sevim hanım deliye döndü ve devam etti.
" Ahh. Azra saygılı ol. Baban burda olsa şimdi seni öldürürdü. Bana saygı duyacaksın ! Ayrıca kendi paranla alabiliyorsan alabilirsin sana tek kuruş vermiyeceğimi biliyorsun! "
" Babam burda değil. Ve ölü olan da o ! Annem değilsin. Bunu hatırlatmak zorunda bırakma beni. Babamın kullandığı başka bir orospusun o kadar ! Şimdi çık odamdan ! Hemen ! "
Sevim hanım bir şey diyemedi ve çıktı gitti. Genelde Sevim hanıma karşı saygılı olmaya çalışırdı. Ama elinden fazla bir şey gelmiyordu. Kadın onu çıldırtmak için elinden geleni yapıyordu. Yavaşça yataktan kalktı ve hazırlanmaya başladı. Babası öldüğünden beri ilk kez hayata dönücekti. Belki de nefes alacaktı. Onca yıl sonra İstanbul'a tekrar adımını atacaktı. Buraya hiç gelmemeyi dilerdi. Amerikadan ayrılmayı da istememişti zaten. Onu buraya bağlı tutan tek şey babasının eski hatıralarıydı.
Siyah delikli kazağını ve dizleri yırtık kotunu giydi. Aşağıya doğru koşar adım indi. Sevim hanım kapıda yolunu kesti.
" Demir seni bırakıcak Azracığım."
" Kendim gidebilirim." Dedi. Ceketini aldı ve ceplerini karıştırmaya başladı.
" Bunu mu arıyorsun ? " diye sordu Sevim hanım. Elindeki anahtarları sallayarak.
" Bana ait olanı almak için senden izin almayacağım!"
" Genç bir kız için 2 teker çok tehlikeli olabilir. Ayrıca burda benim kurallarım geçer. Bu çatı altında." Azra iyice sinirlenmeye başladı. Demir son basamaktayken duraksadı.
" Anahtarları ver ben yolu gösteririm. Zaten bende onla uğraşmak istemiyordum. İşimi kolaylaştırdın teşekkür ederim."
Azra öyle mi dermişçesine sinirli sinirli Demire baktı.
" Zaten yeterince sorunsun bunu daha da katılmaz hale getirme." Gözlerini devirdi.
"Yeter. Yeter. Yeter. İkinizde hemen gidiyosunuz. Demir annecim motorunu alabileceğini düşünme bile kardeşin varken.."
"Kardeş mi ? Kim ? Bu mu ?" Aynı anda birbirlerine bakarak bağırdılar.
" Yeter dedim. Al şu anahtarları ilk günden geç kalmayın."
Azra sinirlenip kapıyı çarparak çıktı. Bu kadından nefret ediyordu. Üstelik bi de oğluna katlanmak zorundaydı. Okul döneminin yarısında olduğu için tüm düzeni bozulmuştu. Sınıf tekrar etmek zorundaydı ve bu yeterince sinir bozucuydu. Üstüne bi de Demir sorunu eklenmişti. Her şeyden çok sıkılmıştı bir an önce okulu bitirip Amerika'ya dönmek istiyordu. Demir ve Sevimin bağrışmaları dışarı kadar geliyordu. Dayanamayıp içeri girdi.
"Yeter artık ya! Bi susamadınız." Anahtarları eline aldı.
"Ağlamayı kes de cevap ver. Ben kullanıcam geliyor musun, gelmiyor musun ?" Anahtarı bi iki kez salladı.
Demir her zamanki tavırlarından biriyle anahtarı Azra'nın elinden çekti. Kapıdan çıktı. Azra da daha fazla uğraşmak istemediğinden peşinden gitti."Demir, biraz daha yavaş sürersen yürüyerek gidicem."
Demir yavaşlayıp arabayı sağa doğru çekti.
"Gidebilirsin. Yoku biliyordun!"
Azra boş boş suratına baktı. Hava soğuktu, sahil tarafındaydılar ve esiyordu. " Hadi " dermişçesine baktı Demir. Sırıttı. Tam haraket edecekken Azra kapıyı açtı ve indi. Demir'e el sallayıp yürümeye başladı. Demir yavaşça yanına yaklaştı.
" Manyak mısın kızım sen ? Bu soğukta 45 dakikada anca yürürsün. Bin şu arabaya!"
Kulaklıklarını takarak bağırdı,
"Üzgünüm seni duyamıyorum."
Demir inatla yanına yaklaşıp kornaya bastı. Azra duymamazlıktan gelmeye devam etti. Arkada arabalar birikince Demir gitmek zorunda kaldı. Kendi kendine söylenip duruyordu.
" Öküz. Hayır bari araba kullanabilse. Bir şeyi de beceremiyor."
15-20 dakika yürüdükten sonra yüzü gözü kıpkırmızı olmaya başladı. Eldivenleri olmadığı için elleri de kızarmıştı. Yorulup bi banka oturdu. Geç kalmak umrunda değildi zaten. Çok geçmeden bi kaç kişinin sesini duydu. Yan taraftan geliyodu. Bi grup motorlu çocuk. Sırtı dönük olan fat boya yaslandı ( harley davidson) .
"Yosuna gitmekten sıkılmadınız mı ? "
Azra çocuğa doğru koştu ve boynuna atladı. Çocuklar ne olduğunu anlamadı. Şaşkın şaşkın kıza baktılar. Çocuk arkasını dönüp Azra'yı görünce sım sıkı sarıldı. Aynı anda,
" Beyler bugün denizkızındayız." Dediler.
Çocuklar hala şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Ben olduğumu nerden anladın ?"
"İstanbul'da kimsenin 750 cclik modifiyeli fat boyu yoktur. Ayıca İstanbul da kimsenin bu kadar sexy sesi de yoktur."
Dedi ve ikisi de gülmeye başladı.
"Seni ne kadar özlemişim bilemezsin. Nasılsın? Toparlana bildin mi ?"
Azra bi ıslık öttürdü.
"Tam şu anda night rodun yanı başındayım ve sen bana toparlandın mı diye soruyorsun. Her ne haldeysem şu an çok daha iyiyim. Bu bebek kimin söylesene."
"Anlaşıldı. Kendine gelmişsin. Bunu kutlamazsak olmaz. Yarın gece itiraz istemiyorum. O bebekte..."
"Gece abinin"
Diye atladı biri.
"Utku bizi. Tanıştırmıycak mısın?"
Diyerek devam etti.
"Haklısınız beyler. Bu Azra benim çok yakın.. Kız kardeşim bi kaç ay önce Amerikadan döndü. Azra bunlarda Efe, Çağlar ve Mete."
El sıkışıp hepsiyle tanıştım. İyi çocuklara benziyorlardı.
"Bir dakika..." Utku haince sırıttı.
"Yoksa? Fat boy special, kim vurduya mı gitti ?
"Sence öyle bi şey olabilir mi ? Biraz mantıklı düşün. Ayrıca utku ben geç kaldım beni bırakabilir misin ? Sevim orospusu anahtarlarımı çaldı ama ben ona yapıcağımı biliyorum. Neyse. Vaktin var mı ?"
"Nereye istersen bebek senin için her zaman vaktim var." Çocuklardan biri o sırada sigara yakıyodu.
"Bende bi tane alırım." Dedim ve bi şey demesine izin vermeden bi tane aldım. Harley zippomla hava atarak yaktım. Utku biraz sinirlenmişti ama sesini çıkarmadı.
"O zaman sıradaki durak denizkızı. Utku bey önden buyrun."
"Orası neresi? " diye sordu Efe.
Utku kafasını iki yana salladı ama cevap vermedi. Sigarayı ezdim ve Utku'nun arkasına atladım. 15 dakika sonra denizkızının önündeydik. Burayı özlediğimi fark etmeye başlamıştım. Utku önden gitti.
"Hey koca oğlan bak burda kim var."
"İşte benim kızım. Gel buraya."
Selamlaşmamızı tamamladıktan sonra bana bi güzel sarıldı.
"Sakin ol koca oğlan. Ben öldürebilirsin. Hayır hayır, sadece deneyebilirisin."
"Özlettin kendini Azra. Sen yokken çok şey oldu. Bu gece burdasın hoşgeldin partisi. Her şey benden itiraz etme." Dedi ve içeri doğru ilerledi.
Utku ya döndüm gülmeye başladı. Burdaki herkes koca oğlanı tanırdı ve herkes onu severdi. Bi şey olduysa o kesin bilirdi. Anlaşılan bu gece burda geçicekti.
"Haydi Azra bugünlük bu kadar yeter. İlk günün bizimkileri özlemişsindir."
Çektiğim sigara dumanı içinde boğuluyordum. Öksürük krizine girdim gülmekten gözümden yaş geliyodu.
"Ahahahah sen hala güneş kolejinde misin?"
"Bi sene hazırlık ve bi sene de kalınca güzelim böyle oluyo. Bi dakika sende 11. sınıf olarak gelmiycek misin ? Ahhhhaahhaha"
"Çok adisin."
20 dakika sonra okula geldik. Tabi bu Utkunun sürüşüyle. Her ne kadar ısrar etsem de benim kullanmama izin vermedi. En azından okulun önüne gelince öttürdü. Öğle arası falandı herhalde. Herkes bi anda bahçe kapısına kitlendi. Noluyo aq?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Dalgalar
Genç Kurgu" Sen benim ruhumsun Azra. Lütfen beni bırakma.. Lütfen bana bunu yapma. " " Ruhsuz bi adamın ruhu olmak ne kadar zor sen biliyor musun ? " " N'olur sende beni bırakma... " Azra'nın gözyaşları yağmurla beraber yüzünden süzülüyordu. Islak saçları iyi...