BANA HER YER BUĞRA.

"tanışma. "

Multide gül.

" gül bugün senin dershanen yokmu? "

oturduğum bilgisayarın başından kalktım. Lanet olsun ki bugün dershanem vardı. Aslında dershaneyi severim. Tabi akşamları çıkmasam.

" gidiyorum anne. " dolabımın karşısına geçip bir pantolon bir tişört aldım ve üzerime giydim. Dershane çantamıda alıp odamdan çıktım. Annem yine televizyonun başına geçmiş, kırk defa izlediği diziyi izliyodu. Birde dizideki kızlarada küfürleri saymayıda unutmuyodu.

" anne . Para. " annem ofladı ve kenarda duran cüzdanından bir onluk verdi. Ne bekliyodunuz elli falan mı? Tamam kolejde okuyor, yada sitede oturuyor olabilirim ama bizim gönlümüz fakir lan.

" ulan tarantula donumuza kadar soyuyorsun bizi. Ablanla kardeşin bile senin toplam harcadığın kadar harcamıyor. " evet tam üç kardeşiz. Ömer baran, feyza ve ben. Ömer baran birinci sınıfa gidiyor. Ablam ise benden bir yaş büyük. Genellikle paraları hep ben sömürürüm. Mesela bakkala gidince kalan paranın hepsiyle çikolata alma gibi bi huyum var.

Bi ara yine bi olay olmuştu. Bir sürü çikolata almıştım. Babam kızardı ama o evde olmadığı için yapardım. Şansa bakki o gün evdeydi bende çikolatalı karnıma koyup babama ' yolda giderken bıçakla parayı alıp kaçtılar ' demiştim. Babamda ' senin canından önemli değil kızım, giden para olsun sana birşey olmamış ya ' demişti.

Birde annem bana hep tarantula der. Böcek, sinek felan gibi şeylerden nefret etmeme rağmen inadına bana tarantula der. Annem falan ama beyin on sekiz yaşında mübarek. Hatta ona kanka diyorum arada. Birlikte teen wolf felan izler allisona sayarız bazen. Tabi bunları ben anneme öğrettim.

" ben çıkıyorum. " evden çıkıp telefonuma kulaklığımı taktım ve yüz kere dinlediğim şarkılardan birtanesini açtım.

Dershaneye girdiğimde şarkıyı kapattım ve sınıfıma girdim. Okuldaki sınıfımda olan kişiler tesadüfe bakki dershanede de aynı sınıfımdalar. Mesela en yakın arkadaşım furkan.

" naber fruko. " dedim ve furkanın yanına oturdum. Okulda hiç kız arkadaşım yok .nedeni ise okulun popiler çocuğu uygar ' ın benim sevgilim olması. Uygar ' la aynı sitedeyiz. Biz daha yeni siteye taşınırken kendi eşyalarımın olduğu kutuyu taşıyordum. O sıradada uygar sitede arkadaşlarıyla basketbol oynuyodu ve top bana gelmişti bu sayede tanışmıştık. Sarı saçlı ve mavi gözlü olması zaten beni fena etkilemişti.

" iyidir kelebek sen? " evet bana kelebek der bende ona fruko. Herşeyimi bilen ikinci insan. Ruh ikizim ayrıca yine okulun popilerlerinden biri. İşte kızların beni kıskanması için bir sebep daha. Ve birde uygar ve furkan harika basketboll oynar okul takımındalar zaten.

" dur lan hatırladım senin bana çikolata sözün vardı hani seni flappy birdde yenmiştim nerde lan çaklıtım. ? "

" ya kelebek şimdi ben almak için gittim sonra eskiden tanıştığım bi kızı gördüm, ayak üstü konuştuk sonra beni evine davet etti. Bende tabiki kabul ettim. Sonra bana yaklaştı bende yakl-" elimle onu durdurdum gerisini biliyodum zaten.

" anladım fruko anladım. "

Dershane bittiğinde eşyalarımı topladım ve istemeye istemeye dışarı çıktım. Saat sekiz olmasına rağmen hava nasılda kararmıştı. Ayrıca istanbulda fazlasıyla psikopat olmasıda cabası.

" bakın burada kimler varmış. " önüme çıkan üç soytarıya göz devirdim. Buraya taşındığımdan beri beni birtürlü rahat bırakmadılar. Sürekli paramı alıp duruyolar. Aslında elinde bıçak olmasa korkmazdımda işte..

Hı hı korkmazdın.

Ama bu sefer hazırlıklı gelmiştim. Paramı telefon kabımın içine koymuştum. Ceplerime kadar bakıyolar pis sapıklar.

" param yok. Cezalıydım annem vermedi."

" bizde yedik demi? " üstüme üstüme gelmeye başlayınca refleks olarak geriye gittim.

" doğruyu söylüyorum gerçekten. " ortadaki iğrenç bir kahkaha attı.

" hadi ama zenginsin biliyoruz illaki paran vardır. Zorluk çıkarma. " en iyisi kaçmak deyip tabanları yağladım. Ah lanet olsun! Arkamdan neden geliyorsunuz ki?

Biri kolumdan tuttu ve beni duvara yapıştırdı.

" sana çok yüz verdik galiba. " tam biri boynuma yönelecekken arkadan biri onu tuttu ve yere yapıştırdı. Oha lan taş çocuğa bak sen.

Taş çocuk birini yumruklarken diğerleri hayretle izliyorlardı. Bir serseri diğerinin koluna vurdu.

" oğlum bu buğra tunç değilmi lan? Kaç kaç" hepsi hemen toz olurken ben hala taş çocuğa bakıyodum. Mavi gözlü, kahverengi saçlı. Adıda buğraymış.

En sevdiğimden.

Yanıma geldi. " iyi misin? "

İyiyim teşekkürler. Seni gördüm daha iyi oldum.

" iyiyim teşekkürler. " deyip gidecektim ki kolumdan tuttu. Yüzünü incelediğimde çok sert bir yüz yapısının olduğunu farkettim. O elmacık kemikleride ne öyle.

" karşılıksız olduğunu mu düşünüyorsun?"