Multi uygar
Sabah alarmın çalmasıyla gözlerimi araladım. Okula gitmem gerekliydi ama gözlerimi açacak halim yoktu.
Pes edip gözlerimi açtım. Üstümdeki yorganı odanın kenarına atıp dolabımı açtım. İçinden üniformamı çıkarıp yatağın üzerine fırlattım. Çantamı elime alıp ders programımı hazırladım. Ardındanda üniformamı giydim. Saçlarımıda salaş bir topuz yapıp odadan çıktım.
Hepsi kahvaltı yapıyorlardı. Kendi sandalyeme oturdum. " günaydın. " kimse ses çıkarmadan kahvaltısına devam etti sanki yokmuşum gibi. İnsan bir günaydın der.
" neyse ben okula gidiyorumda para alıyım. " bu sefer babam elini cebine attı. Normalde babam anneme verir , annemde bize verirdi. Eğer babam veriyorsa bugün fazla verecektir. Bugün şanslı günüm.
Babam cebinden ellilik çıkarınca direk elinden kaptım.
" babaların en güzeli en muhteşemi en yakı-"
" tamam yeter artık yatık emine git okuluna geç kalma. " tam gidecekken ablam yakınmaya başladı.
" ya neden ona elli bana on? Benim elli almam lazım ondan büyüğüm. "
Çünkü gül olmak bunu gerektirir.
Hemen ayakkabılarımı giyip çıktım yoksa ablam beni rahat bırakmazdı. Siteden çıkınca çardakta oturan uygar'ı gördüm. Okula herzaman beraber gideriz. Sevgiliyiz sonuçta.
" günaydın " dedi ve yanağımı öptü. Şuana kadar hiç öpüşmemiştik. Ben istemiyordum. Sonuçta belki birgün ayrılacağız. Ona bunu açık bir dille söylediğimde anlayışla karşılamıştı. ' ayrılmayacağız biliyorum'demişti birde.
" günaydın. "
Okula geldiğimizde yne kızların kıskanç bakışlarına maruz kaldım. Sınıfa girince uygar ile yerimize oturduk. Şu elmacık kemik bir türlü aklımdan çıkmıyordu! Acaba tekrar görücek miyim?
" selam kelebek. " dedi furkan yanımdan geçerken. Yumruğunu uzatınca uzattığı yumruğuna çaktım.
" selam. "
Uygar kulağıma yaklaştı. " bugün birşeyler yapalım mı? "
" olur. "
" ben sana mesaj atarım. "
Ders başlayınca dikkatimi derse verdim. Derslerim gayet iyiydi. Dershaneye gidiyordum zaten annem ve babam derslerime önem verdiği için herşeyi karşılıyor.
Teneffüs zili çalınca uygar ben ve furkan kantine inip bir masaya oturduk. Cebimden paramı çıkarıp furkan ' a uzattım.
" bana tost la meyvesuyu alsana "
" ben alırım koy paranı cebine. " dedi uygar. Aslında bunu ne kadar istesemde bir kere karşı çıkmalıydım.
İnşallah alır amin.
Fakirim lan ben. " ya yok uygar ben alırım. "
Ben alcam desene uygar.
" saçmalama gül ben alıyorum. "
" saç-malanmaz saç taranır. " deyip iğrençliğimi ortaya koydum.
" istersen banada alabilirsin abiniz fakir." furkan kendini acındırmaya çalışıyordu herzamanki gibi. Kantindeki herkes zaten onu tanıyodu. Gidip millete ' ya ben paramı sınıfta unuttum sen ver ben sana sınıfa çıkınca veririm. ' deyip kandırıyodu. Onun kendi parasıyla şu kantinden birşey aldığını görmedim açıkçası.
Yemeklerimizi yiyip kantinden çıktık. Sınıfa girip yerimize oturduk. Furkan yine biryerlerden araklayıp yemeğini yemişti. Ekmek elden su gölden.
Ders yumurta kafanın dersiydi. Evet hocaya bütün okul böyle derdi
Kafa yapısı yumurtaya benziyordu.
Birde bu derste kimse hocayı dinlemiyor zaten. Kimi kulaklık takıp müzik dinliyor, kimi alttan selfie çekiyor.
Sınıfın kapısı çalındı. Yumurta kafa gir deyince içeriye elmacık kemi- one lan.? Elmacık kemiği?
İçeri girince bütün bakışlar ona döndü. Özellikle kızların bakışları. Kimi iç geçirip buğra'nın biryerlerini gösteriyor, kimide yanım boş diyodu.
Sizi sürtükler. Dikkat edinde ağzınızın suyu akmasın.
" yenisin galiba? "
"evet. "
" peki tanıt kendini evladım. "
" adım buğra tunç" dedi ve en sondaki yere geçip bana göz kırptı.
Hemen başımı çevirdim. Neden gelmiştiki? Yada ne yapmaya çalışıyor?
" b-bahri tunç'un oğlumu? " dedi hoca. Birden sınıf fısıldaşmaya başladı. Bahri tunç da kimdi?
Hoca bahri tunçun oğlumu diyor seni gerizekalı.
" aynen hoca öyle. " o kadar umhrsamaz davranıyordu ki... Acaba nasıl öyle davranıyor.
Uygar ' a döndüm. Oda şaşkındı. Heralde bahri tunç ' un kim olduğunu biliyordur.
" bahri tunç kim? "
" bilmiyor musun? İstanbul'un sayılı mafyalarından. " resmen dilim tutulmuştu. Mafya derken şu insanları öldürenlerdenmi?
Şimdi boka bastın gül efendi.
Zil çalınca direk bişeyi umursamadan elmacık kemiğinin yanına gittim. " ne yapmaya çalışıyorsun ?" bana baktı ve sırıttı. Ardından ayağa kalktı ve bana yaklaştı.
" bak kuş beyinli, her ne yapıyorsam sanı korumak için yapıyorum. Bugün okula sevgilinle giderken dünki adamlar seni görmüş. Şimdi burda neden durduğu anladın mı? Ayrıca bugün çıkışta benimle geliyorsun. Hatta bugün benim yanımda kalıyorsun. Anneni arar yada mesaj atarsın. "
Resmen dudaklarımız birbirine değiyordu. Ama ben gözlerine takılı kalmıştım. sanki hipnotize edilmiş gibiydim.
" bak elmacık kemiğ-"
Siktir. Siktir. Siktir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA HER YER BUĞRA.
Humorgül, ailesi yüzünden istanbul'a taşınır. üç aydır taşındığı yerde herkes tarafından sevilir. (tabi okuldaki kızlar hariç.) birde yakışıklı mı yakışıklı, popiler sevgilisi vardır. gittiği kolejde bu yüzden kızlar ona kıskançlıkla bakıyor. ve bir...