Aysima'nın dilinden.
Kendimi en cesur hissettiğim zamanlarda kırıldım. Uzun yollara çıktım ama geride bıraktığım her şeye daha ilk kilometrede dönmek istedim. Çabuk vazgeçtim. Çünkü hayat bana vazgeçilmeyi öğretti. Bu yüzden manzara ne kadar güzel olsa da kafamın içi bulanıktı. Kör olmuştum etrafımda ki güzelliklere. Bir şeylere kırılmıştım ve ben her şeye dağılmıştı.
Ben bu dünyaya sağır olarak doğmuştum. Herkesin sahip olduğu. Ama benim hiç bilmediğim şeydi sesler. duymak bu hayatta en çok istediğim şey.
Sevdiğimin sesini tanımak. Kızım dediğim emanettimin sesini Duymak. Ağlayışlarını, gülücüklerini, nefesini duymak istiyorum.Ben aşkımızın sessiz yazarı oldum . Gözlerim kalem gözyaşlarım mürekkebim oldu.
Yazdım seni yüreğime. Herkesten habersiz. Başkası senin kollarında uyurken. Onun yerinde olmak için Kendimi hayal ettim kollarında.Sayende Ben hâla,kalbi kırık küçük bir kız çocuğuyum.
Sen hâla, kalbimi kıran , fakat bunu hiç bilmeyen birisisin...Artık kendimi boş bir duvar gibi hissediyorum.
Bu duvarlara zamanında en güzel hislerimi anlatmıştım. acılarımı bilen bitek o duvarlardı. Elime hapsolmuş kara kalemle sevdamın resmini çizdim. Sonra onları en güzel tablolara koydum. Duvara çakılan çivilere astım. O resimlere bakarak içimi döktüm. ama o her zaman,her bir tabloya darbelerini indirip yere düşmesine ve param parça olmasına sebep oldu. Bana baktığı Her bakışı gibi. Şimdi ise sadece çivilere bıraktığı o boşluklar kaldı , boşluklara birer yara bandı yapıştırdım ama kanayan yüreğime hiç bir faydası dokunmadı.......
Göz kapaklarımın üstünde bir beyaz vardı. Beyaz bezle gözlerimi açtım. Kurumak üzereydi .
Yekta yoktu. Beşiğe baktım şirin de yoktu. Yektanın kol saati masada duruyordu. Saate baktım saat 01.00'i gösteriyordu.
Allahım nasıl uyumuştum böyle.Koltukta duran telefonumu açtığımda Fadimeden mesaj gelmişti.
Nihayet geri dönmüştü.Fadime : sana yardım eden insanları dövdürtüyor musun, ayıp değil mi?
Nedim ne halde biliyor musun?
Bilmezsin zaten.
Çok değiştin çok. Acıyorum sana. Yekta olmadı yağıza gittin, yağız olmadı tekrar yektaya gittin. Sen busun işte. Kullanıp atan birisin. Yazıklar olsun. O adamın işi olmadığı halde sana para getirmek için başka birinden borç yapıp getirdi. Senin sevgilinde onu dövsün. Oh ne alla. Keyfin yerinde. Mis gibi evde yaşıyorsun.
Neyse ya ben çok uzattım. Değmez sana cümlelerim. "Nasıl, ne oluyordu. Yekta neden nedimi dövsün ki.
Çıplak ayaklarla evin bütün odalarında yektayı aradım.
Salonda gamzeyle karşılaştım.
İlk başta beni baştan sona kadar süzdü. Yektanın nerde olduğunu sordum.Bahçeyi gösterince. Onu orda bırakıp bahçeye koştum.
Yekta diye bağırdım. Beni görünce yanıma geldi.
"sen nasıl nedimi döversin."
Gülüp elini ensesine koydu.
"ne o canın mı yandı. Flörtüne bir şey olur diye mi korktun. Ona kaçtığını bilseydim. Senin peşinden hiç gelmezdim. "
Söyledikleri üzerine söyleyecek hiç bir şey bulamadım.
Buraya gelmekle gerçekten hata yapmıştım.
Mutfaktan içeriye girdim.
Beyaz spor ayakkabımın bağcıklarını bağladım. Askıdan montumu alınca yekta gitmeme engel oldu.İkinci kez gitmeyi denediğimde kolunu karnıma sardı. Beni kendine çekti. Bana arkadan sarıldı. Kalp sesini bedenim duyuyordu.
" Benden gitmene izin vermiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Aşk
RomanceMerhaba Tanıdın mı bu ihanet ettiğin kızı. Neden terk ettin beni, neyim kötüydü söyle utanma çok mu ağır geldim sana? Hangi sözüm incitti seni Seni seviyorum deyişim mi... Ömrümün sahibi deyişim mi... Kendimi sana can etmem mi... Yoksa...!!! Kula...