Noah nın o halini gördüğüm an gözlerim dolmuştu, koşarak Noah nın ağlayarak oturduğu yere oturdum.
"Noah naptın sen?" Dedim aynı zamanda ağlamaya başlamıştım, onu bu halde görmek canımı çok acıtıyordu.
"Noah lütfen cevap ver" dedim ağlamamaya çalışarak.
"B-ben i-iğren-ç-ç b-biriyim..." dedi ağlayarak, kekelemeye başlamıştı ve ağlıyordu.
O iğrenç biri değildi asla da olmayacaktı, onu kaybedemezdim."S-saçmalama Noah, sen iğrenç biri değilsin" dedim ağlayarak, hıçkırmamaya çalışıyordum çok zordu.
Onu bu halde görmek çok kötüydü."Ö-öyleyim" dedi burnunu çekerek.
Noah nın kafasını ellerimle avucumun içine aldım, akan göz yaşlarını sildim.
"Değilsin Noah, gerçekten sinirlendiğim için onları söyledim. Özür dilerim lütfen ağlama lütfen..." dedim ağlayarak.
"Ağlama tamam mı? Sen ağlarsan bak bende ağlıyorum" dedim.
"Asla iğrenç biri değilsin, komiksin, neşelisin, yakışıklısın, tatlısın, iyi bir arkadaşsın ve daha sayamayacağım binlerce güzel özelliğin var Noah.
Kendine böyle deme ve böyle yapma, ellerinin bu hale gelmesini hak etmiyorsun, canın yanmasını hak etmiyorsun. Kendini üzme tamam mı? Harika birisin kendine iğrenç demeyi hak etmiyorsun" dedim bir yandan ağlamamı durdurmaya çalışarak.Yanağında tutuğum ele kendini bıraktı yumuşak ve ıslak yanaklarını elimde hissediyordum.
Ağlamaktan gözleri kızarmıştı, yanakları kıp kırmızıydı ve ağladığı göz yaşları yanağını ıslatmıştı."Öyle miyim gerçekten?" Dedi ağlamasını hafif durdururken.
"Evet Noah, tarif edilemez bir harikalığın var" diyip ağlamalı yüzümün arasından bir gülüş bıraktım.
Kollarını bana sardı ve kafasını göğsüme koydu, kendini bana bıraktığını anlamıştım.
Ona iyi hissettirmek beni mutlu etmişti ama onu bu halde gördüğüm ve sebebi ben olduğum içinde kendimden nefret ediyordum."Şimdi gel elini temizleyelim" dedim ve elini tutup tuvalete götürdüm.
Ellerinde bir sürü cam vardı ve onları nasıl ayıklayabileceğimi bilmiyordum, bu yüzden onları kayganlaştırıcaktım ki çıksınlar.
Noah nın ilk eline sabun döktüm ardından ellerini çok acıtmayacak şekilde yıkadım.
Camların çoğu çıkmıştı ama biraz vardı onları kendim çıkarmaktan başka bir çağrem yoktu, bu yüzden bir cımbız yardımı ile hepsini çıkardım.
Ardından krem sürüp elini sardım."Şimdi daha iyi misin?" Dedim gülümseyerek.
"Evet, teşekkür ederim" dedi Noah ama asla mutlu değildi, yorgun ve üzgündü.
"O zaman şimdi uyuman lazım saat 11, ben odanı toparlarım tamam mı sen git benim odamda uyu ses çıkmasın." Dedim.
Kafasını olumlu anlamda sallayıp yanımdan kalktı ve odama gitti.
Benle konuşmak istemiyordu, haklıydı onu kırmıştım. Aşık olduğum ve değer verdiğim birini kırmıştım. Bu benim de kalbimi ölesiye acıtmıştı.Noah nın odasını toplamaya başladım ve çoğu şey kırılmıştı. Nasıl bu kadar sinirlenmişti anlamadım.
...
Her şeyi topladıktan sonra baya yorulmuştum, uykum gelmişti.
Duşa ihtiyacım vardı ama aşırı yorgundum, sanırım yapacaktım ama.
Kendi odama gittim ve Noah ya baktım, uyuyordu.
Çok güzel uyuyordu aynı zamanda derin.
Saçını bir kaç kere okşadım yumuşaktı saçları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stepbrother | noah schnapp
General Fictionsıkı tutun üvey kardeş özgürlüğe gidiyoruz! -smut warning-