0.2

6.1K 684 482
                                    

Eva

"Sus artık ya, sus." Arka planda sürekli duyduğum iPhone sesinden yılarak hızla saçlarımı topladım, aşağıda bekleyen Taehyung beni biraz daha aramaya devam ederse muhtemelen şebekeyi çökertecekti.

Saçımı toplama işlemim bitince, pencereyi açtım ve elimi dışarı uzattım. Hava dünküne göre biraz daha soğumuştu, bu yüzden üstüme kareli bir gömleği ceket niyetine giymeyi tercih ettim. Dakikalar sonra da aşağıya inmiş, tek elinde sigarası diğer elinde telefonuyla bana bakan Tae'yle göz göz gelmiştim. "Gerçekten mi Taehyung? Telefonu açmasam saatlerce aramaya devam mı edecektin?"

Çok normal bir şey söylemişim gibi kafasını salladı ve elindeki sona gelmiş olan sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi. "Senin bir kadın olduğunu hissettiğim tek an bu," diyerek kolunu omzuma attı, cümlesinin devamını da hemen getirmişti. "O yüzden sürekli beni hatırlamanı istiyorum."

Söylediğine kafamı salladım, her zamanki haliydi işte. Arada bir bana asılırdı, iki gün sonra başka kızlara, sonraki günlerde ise diğerlerine. Devamlı süregelen bir döngüydü bu, asla şaşmıyordu. "Sen hala şu çocuğu düşünüyorsun olabilir misin?"

Paketten bir sigara alıp yakarken "Evet," diyerek arkadaşımı onayladım. "Onda beni rahatsız eden bir şeyler var." Tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyordum. Sanırım ses tonundaki samimiyet bana, kısa bir anlığına da olsa bir şeyleri yanlış yapıyorum gibi hissettirmişti. "Nasıl şeyler?"

Düşünmek için biraz durdum, elimdeki sigara bitene kadar hiç konuşmamıştım. "Bana hakaret etmek için konuşmadı Taehyung, gerçekten hayal kırıklığına uğramış görünüyordu. Gözlerindeki ifade," dedim ve yüzümü buruşturdum. "Boka bakıyormuş gibiydi."

Taehyung söylediğime gerçek bir kahkaha attı ve eliyle at kuyruğu olan saçımı düzeltti. "Abartıyorsun." Tam bir erkek gibi cevap verdiğinde, ona derdimi anlatmanın mantıksız olduğunu fark ederek susmuştum.

Pekala, mod düşürmeye gerek yoktu. En nihayetinde bunu bir eleştiri olarak görmeli ve kendimi geliştirmenin yollarını aramalıydım. Sokak aralarında şarkı söyleyerek buralara kadar gelmiş biriydim, daha da ileriyi hedeflemek benim elimdeydi. "Ee, şu sarı saçlı son sevgilinle işleri yoluna koyabildin mi?"

Bara yaklaşık beş dakikalık mesafemiz kaldığında, öylesine muhabbet etmek için açılabilecek bir konu bulmuştum. Hiç merak etmiyordum, yine de soruyordum. "Sarışın mı? Kore'de sarışın bir kız mı buldum? Ne zaman?"

"Tamam kes, ya," diyerek onun muhabbetini daha fazla dinlemeyi reddettim, hayır yani insan en azından yaşadığı anılara saygı duyardı. Kızlarla sabahlıyordu ve kim olduklarını tamamen kafasından siliyordu.

Omzumdaki kolundan kurtularak adımlarımı hızlandırdım, barın girişine kadar geldiğimizde artık dikkatimi çeken tek bir şey vardı. "Bu geçen günkü orospu çocuğu mu, yoksa ben kafayı mı yiyorum Taehyung?"

Arkadaşım, arkamdan seslenirken onu duymazdan geldim ve yürüyüşümü mümkünmüş gibi daha da hızlandırdım. Giriş kapısının biraz ilerisinde ayağını yere vurarak bekleyen çocuğu da iyice gözlemledim, bunu yaparken olduğum konumda durmuş, dikkatle ona bakmıştım. Rahatsız edici olduğunu tahmin edebiliyordum, çok geçmeden ona olan bakışımı hissetmiş olacak ki gözleri beni buldu.

"Selam," diyerek ellerini ceketinin cebine soktuğunda, aramızdaki mesafeyi azaltmakla meşguldüm. "Bu akşam çıkmıyoruz, bar kapalı." Neden geldin, der gibi olan konuşmama sırıttı ve "Biliyorum," dedi.

Lykke JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin