0.7

4K 610 226
                                    

Eva.

Başım çatlıyordu.

Tam anlamıyla mahvolmuştum. Her yerim ağrıyordu.

Kendimi zorlayarak yataktan kalktım ve göz bandımı taç misali kafamın üstüne yerleştirdim, kısa bir süre de şakaklarımı ovalamıştım. Gece çalışıp, gündüz yatıyor olmanın bazı eksileri oluyordu. Baş ağrısı yapmak gibi. 

Çocukluğumdan beri yerleşmiş bir uyku düzenine sahiptim, gece saat kaçta yatarsam yatayım saat onda gözlerim cin gibi açılıyordu. Bu yüzden de sürekli uykusuz kalıyordum.

Sürünerek odamın kapısını açtım, dışarı çıktığımda bir taraftan da esniyordum. Banyoya girip elimi yüzümü yıkarken kenarda bir dış fırçasının daha durduğunu gördüm. Bana ait olmayan eşyalar evin birkaç köşesine yerleşmişti bile.

İddiaya girerken ne düşünüyordum acaba? İnsanoğlu bencildi, yeniyi bulduğu an eskisini postalamaya bayılırdı. Bu yaradılış gereği bir özellikti ve ben bunu atlayarak bir aptal gibi iddiaya tutuşmuştum.

Elimi alnıma vurdum, bir şekilde bu çocuğu evden göndermem gerekiyordu ama nasıl yapacağım konusu belirsizdi. "Sikeyim gerçekten."

Daha fazla banyoda kalmadım ve mutfağa adımlarken etrafta Jungkook'un olmadığını gördüm. İlk günden beni evde yalnız bırakıp dışarının yolunu tuttuysa harbiden baya iyi olacak- "Günaydın."

Arkamdan gelen ses yüzünden istemsizce irkildim, elim kalbimin üstüne gittiğinde direkt olarak Jungkook'a dönmüştüm. "Ne yapıyorsun?"

Elinde tuttuğu tava ve üstüne giymiş olduğu 'benim' önlüğüme bakarken sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Ona evimi açmıştım, bu karnını da doyuracağım anlamına gelmiyordu. Neydim ben? Evsizlere yer sağlayan iyilik meleği falan mı? "Kahvaltı hazırladım."

Tek kaşımı kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Sebep?" derken oldukça ciddi göründüğümü düşünüyordum. "Acıkmıştım? Sen de aç olmalısın, otursana."

Kendi evimde bana misafir muamelesi yapan oğlan çocuğuna diyecek bir ton küfür dilimin ucundaydı. Yine de biraz insaflı olmaya karar verdim. "Baksana," Bana döndüğünde hazırlamış olduğu kahvaltı sofrasını işaret ettim. "Bunları yapmak için benden izin aldığını hatırlamıyorum. Diş fırçanı banyoya bırakmak için de tabii."

Kaşlarını kaldırdı, dediklerim ona mantıksız geliyormuş gibi sırıtmıştı bir de. "Yani evin içinde görünmez olmamı mı istiyorsun?" Güzel, en azından sevgilisi gibi kıt beyinli değildi.

Kafamı olumlu anlama gelecek şekilde salladım, sofradaki dilimlenmiş salatalıktan bir tane ağzıma attığımda Jungkook elindeki tavayı ocağın üstüne geri bırakmıştı. "Bak seninle açık konuşacağım," dediğinde meraklı gözlerle onu izliyordum. En sevdiğim şeydi bu; açık açık dümdüz konuşmak.

"Kendimi zorla kabul ettirmiş gibi gözüktüğümün farkındayım, en azından böyle düşünüyor olmalısın-" dediğinde sözünü kesip araya girdim. "Hayır, bileğinin hakkıyla kazandığını düşünüyorum. Bununla bir derdim yok."

Söylediğime şaşırmış gibi gözüküyordu, halbuki ortada garipsenecek bir durum yoktu. Bir iddiaya girmiştim ve aptallığım sonucu kaybetmiştim, belki de onları hafife aldığım için bilmiyorum. Sonuçta verilen bir söz, evsiz bir oğlan sorunum doğmuştu. Yapacak şey ise sözü tutmak, evsiz oğlana oda vermekti. "Pekala, böyle düşündüğünü bilmiyordum."

Ayakta dikilmekten yorulduğum için sandalyeye oturdum, elimle ona da işaret ettim.  Karşıma geçip oturduktan sonra konuşmaya devam etmişti. "Karşılıksız işlerden hoşlanmam, bana evini açtığın için minnettarım ve bunu bir şekilde göstermek istedim. Param olmadığına göre kahvaltı hazırlamak gibi?"

Lykke JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin