"Ben daha 15 yaşındaydım Yelda! Kimse hatalarımı düzeltmeme yardımcı olmadı." Dolu gözlerimi beni dinleyen diğer arkadaşlarıma çevirdim. "Ben kimsede suç bulmadım, tüm hatayı üstlendim. Kendimi düzeltmeye çalıştım ama insanlar buna yardımcı olmadı! Herkes hatamı yüzüme vurdu. Ben defalarca hatalarımla yüzleştim zaten, bir de senden duymama gerek yok!" Ne ara bara girdiğini hatta yanımıza geldiğini farketmediğim Meriç, beni kolumdan tutarak ona doğru çevirdi ve bakışlarımızın birleşmesini sağladı. "Kasathana..." Gözlerime dolmuş, tetikte bekleyen yaşlar bir bir akmaya başladı. "Ben... Yapmak zorundaydım. Çok özür dilerim, böyle olmasını ben de istemedim ama... Böyle olmak zorundaydı Meriç." Kolumdaki eli gevşediğinde ondan uzaklaşıp çantamı aldım. Kafamdaki tacı çıkarıp sessizce birkaç saniye baktım. "Ben bu lakaptan kurtulmayı çok istedim, bunun için uğraştım da." Bakışlarımı bana nefretle bakan hayatımın aşkına, Meriç'e, daha sonra arkadaş sandığım insanlara çevirdim. "Başaramadım." Tacımı bu kez gururla, dimdik duruşumla taktım. "Ben 'Şeytanın Kızı'yım. İstediğiniz, kabul ettiğiniz gibi." Derin bir nefes aldım ve sessizce verdikten sonra dudaklarımı araladım. "Ve artık bununla gurur duyuyorum." Adımlarım barın çıkışına yönelirken, geride bıraktığım hayatın karşıma neler çıkaracağını biliyordum ve olacaklara hazırdım.