Son dersin son dakikalarındaydık. Sıramın üstündeki defter ve kalemimi çantama koymak için çantamın fermuarını araladığımda, çantamın içine bırakılmış siyah bir not kağıdını görmüştüm. Küçük siyah kağıdın üzerine beyaz bir kalemle yazılmıştı kelimeler. Düzgün el yazısı beni kendine hayran bırakmıştı. ''Bu da ne?'' diye mırıldanmıştım kendi kendime. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Kağıdın hemen yanında duran pamuk şekeri fark ettiğimde şaşkınlığım daha da büyümüştü. Çantamdan pamuk şekeri ve notu aldığımda öylece ellerime bakmaya devam ediyordum. Bu ne kadar sürmüştü bilmiyordum ama zil çoktan çalmış ve sınıf çoktan boşalmıştı, en yakın arkadaşım Merve ve Gizem'in yanıma geldiğini, Merve elimdeki notu çekip aldığında farkedebilmiştim. "İnanamıyorum, bu da ne?" diye gözlerini şaşkınlıkla açmış nota doğru bakıyordu Merve. Ben öyle şaşkındım ki notun tek kelimesini bile okuyamamıştım. "Sesli oku!" Diyerek heyecanla konuşmuştu Gizem. "Yüzünde en ufak bir hüzün bulutu görmeye tahammülüm yok. Çünkü ben varsam, sen mutsuz olamazsın. O yüzden hemen ye şekerini.' Kafam allak bullak olmuş bir halde notu iki kez daha okuyan Merve'ye bakıyordum. Bu da ne demek oluyordu şimdi?