Mevra uzun zamandır kimseye güvenmiyordu. Güven, bedeninden ayrılmış bir duyguydu. Sadece birkaç kişi vardı güvendiği, ama onlara da bir gün güvenini kaybedeceği korkusuyla yaşıyordu. Ölüm düşüncesi artık onu korkutmuyordu. Ama canı hâlâ yanıyordu. Kalbi acıyordu. İçindeki bu acıyı dindirmek için tek yaptığı, tablolar çizmeye devam etmekti. Her çizdiği tablo, geçmişine ait bir hikâye barındırıyordu. Her biri, zihninde öldürdüğü insanların izlerini taşıyordu. Kaç tane tablosu vardı? Bilmiyordu. Tek bildiği, acısının asla dinmediğiydi.