"Dondurma istiyorum." Dedim büyük bir hevesle. O kadar uzun zaman olmuştu ki tatlarını bile unutmuşum. Yaz-kış, an farketmeksizin yiyebilirdim. Hatta Pamir'den sonra en çok sevdiğim şey dondurma olabilirdi. Göğsünde uzandığım beden kasılırken sertçe yutkunduğunu hissettim. Mırıldanırken belimdeki eli, kalçama doğru ilerledi. Pislik. Onun ne zannettiğini çok iyi biliyordum. "Dondurma mı istiyorsun sen ?" Kalçama inen eliyle hafif etimi sıkıyordu.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Onu biraz kıvrandırmaktan zarar gelmezdi. "Hımm." Diye mırıldandım. Beni bir anda yatakta döndürerek altına aldı.Küçük bir çığlığın dudaklarım arasından çıkmasına engel olamadım.Kehribarları koyulaşmıştı.İçlerindeki o arzu dolu kıvılcımları görebiliyordum. Dudaklarıma uzanacağı zaman başımı yana çevirerek göğsüne elimi yasladım. Dudakları yanağımın üstünde durdu. Onu durdurmam gerekiyordu.Çünkü bir kere başlarsa bu yataktan kalkamazdık.Dondurma krizim tutmuşken istediği iş olamazdı.Belki daha sonra ama şimdi değil. "Pislik yapma Pamir ya ! Uzun süredir yemediğim için ateşim çıkmış gibi hissediyorum.Çikolata parçacıklı,fıstıklı ve vişneli istiyorum. Hepsini. Bütün çeşitlerinden istiyorum." İçim gide gide çeşitleri sayarken sanki gözlerimin önünde canlanıyordu yiyeceğim an.Ağzımın suyunun akıyor olmasından korkuyorum.Sessiz kaldığında yüzüne baktım. Bozulmuş bir ifadesi vardı ama bunun sahte olduğunu biliyorum. Tatlı tatlı gülümseyip yanağına uzunca dudaklarımı bastırdıktan sonra gözlerimdeki çocuksu ifadeyle hâlâ kıvılcımlar saçan kehribarlarının içine baktım. "Alacak mısın?" Yüzümü birkaç saniye inceledikten sonra içli bir nefesi ciğerlerine çekerek dudaklarıma kısa ama etkisi büyük bir öpücük bıraktı. Başını ağır ağır salladı ardından. "Peki alırım.Ama ateşini diğeri daha