Hiç umursamıyorsunuz kalbinizi. Yorulmaz mı zannediyorsunuz, kırılmaz mı? Ayakları yok belki ama insandan daha fazla yürür. Siz düşünürsünüz sadece, o uzakları getirir, götürür. Elleri yok ama, insanlar değil kalpler sarılır birbirine. Gözleri olmasa da o ayırır doğruyu yanlıştan. Göz göze gelmenin bir anlamı var ise bunu ancak yürek hisseder kalbin kadrajından. İçiniz nasıl ise dışınız ile bir olsun. Siz zamana değil zaman size ayak uydursun. Dertleşin, nedir sıkıntısının nedeni bir sorun kalbinize. İyi tanıyın onu. Tanıyın ki; aşk nedir, doğru nedir, yanlış nedir ne değildir anlatsın size. İncitmeyin, kırmayın, küsmeyin, küstürmeyin, israf etmeyin... Ondan umudunuzu sakın kesmeyin. Siyaha boyansa da bırakmayın ellerini. Çünkü, en iyi o bilir hayatın rengini... Sadece kalpte yaşananların önüne bir şeyler çıktıkça kabulleniyor insan onca yaşanan depremin ardından gelen artçı sarsıntıları! Belki gerçekten yoruluyor, belki vazgeçiyor. Sadece olduğu gibi olsun diyor bütün hayata. Bir çiçek koymak istiyor kalbinin pencere önüne. “İçeride bir hasta var, kalbi yorgun. Ne olur az biraz sessizlik” demek istiyor hâl diliyle. Kalbi olan konuşsun bundan sonra!