izlerin

Belki Haziran'da mavi benekli çocuksun,
          	Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor.
          	Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden.
          	Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun.
          	Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor.
          	Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin,
          	Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

izlerin

Belki Haziran'da mavi benekli çocuksun,
          Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor.
          Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden.
          Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun.
          Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor.
          Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin,
          Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

izlerin

Kumkapı meyhanelerine dadandık.
          Önümüzde; altınbaş, altın zincir fasulye pilakisi.
          Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır paşalar.
          Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi.
          Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri,
          Çöpçülerin elleriyle okşardım seni.
          Yalnızlığım benim, süpürge saçlım,
          Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi.

izlerin

belki 
          sararmış
          eski resimlerde kalırım 

izlerin

aynı gökyüzü aynı keder.
Reply

izlerin

bütün derinlikler sığ 
            sözcüklerin hepsi iğreti
            değişen bir şey yok hiç 
            ölüm hariç.
Reply

izlerin

belki esmer bir çocuğun dilinde.
Reply

izlerin

Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı,
          Begonviller ve bir mavi kapı,
          Ve illa amansız bir avlu getirsem.

izlerin

İçimi açtım sana,
            İçini açmak için.
Reply

izlerin

Dünya soğur, akşam serinlerken.
            Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
            Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim.
            Ve işte en gümüş cümlem:
Reply