Üzülüyorsun. Bir damla yaş sızıyor gözlerinden, tenini yaka yaka, kavura kavura süzülüyor artık taşımakta tereddüt ettiğin bu ağır elbiseden, bedeninden, teninden. Yıllardır yaşama sevincini kendini ifade hakkına kavuşturan ince dudaklarına değince, gözünden çiseleyen yağmurun tuzlu tadına buruşuyor bu sefer yüzün. Bu kısır döngü tekrarlandıkça, o damlalar biriktirilseydi eğer, dünyanın en tuzlu gölü elde edilirdi ancak onlar da senin gibi, orada burada kalıp buharlaşmaktan öteye gidemedi. "Nasıl hissediyorsun?" sorusuna, "Hissetmiyorum," diye yanıt veren bir kırık genç kıza ne söylenebilir ki başka?
Ve en önemlisi de o, hissediyor. O yaşıyor. O seni bıraktı.
Ve sen ona muhtaç değilsin. Onun için göz yaşı dökmemelisin. O buna değmiyor. O, dünya üzerinde yaşayıp gitmiş milyarlarca insandan sadece biri. Ve sen tam yedi milyon kişiden sadece bir kişi için vazgeçecek kadar seviyeni düşüremezsin.
Sen güçlüsün. Şampiyonlar da bazen tökezler, sarı kartı görünce kendini düzeltirler. İşte sarı kart. İşte ikinci yarım. Ve oyun, başladı.
Ya bu seferki şampiyon sensen? Neden olmasın?
-Deniz Karası sp sp spoiler