ruellei

benim burda ne işim var diye düşündüğünüz oldu mu hiç? bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için tamamıyla sizin suçunuz gibi hissettiğiniz? üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların sesini duyuyorsunuz. çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız.
          	oldu mu hiç? 
          	yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?

ruellei

benim burda ne işim var diye düşündüğünüz oldu mu hiç? bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için tamamıyla sizin suçunuz gibi hissettiğiniz? üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların sesini duyuyorsunuz. çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız.
          oldu mu hiç? 
          yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?

ruellei

https://open.spotify.com/track/3HyDpKAuR3e4l6QB7hSB2l?si=cqBnmXj9SzOrpHhJZc
          
          kendim dışımdaki her şeyi, herkesi affetim; kendimi de affetim ama bu affediş bir düşmanın dost gibi gözükmesinden ibaret. şimdi bütün kasımpatılara kucak açıyor ve kendi gözlerimden öpüyorum. tanımadığım kendim, vedalarla kal. çünkü hayat bizim için güneşin batıdan doğmasından ibaret. 

ruellei

bir yerde okumuştum mösyö boustouler. tepenize çığ düştüğünde, bütün o karın altında yatarken neresi aşağı neresi yukarı anlayamaz oluyormuşsunuz. karı iteleyip kurtulmak istiyor, yanlış yönü seçip kendinizi daha da derine, kendi mezarınıza gömüyormuşsunuz. işte kendimi aynen böyle hissediyordum. 

ruellei

@ ruellei  yönünü şaşırmış, arafta kalmış, pusulamdan olmuştum. 
Reply

ruellei

yüzleşilmemiş her şey ruhu çürütür, itiraf edilmemiş her his kalbe yüktür, gidilmemiş her kasaba güzel gelir, çıkılmamış her seferde aklı kalır kaptanın, yarım kalmış rüya her zaman zihinde yer tutar ve söylenmemiş her söz insanı yaşlandırır; vakit varken yaşamalı, yaşayalım. 

ruellei

bir yanıp bir sönen ışıklar gibiyim
          yumruk kadar yüreğimde sen varsın
          kutsal kederler içinde seninleyim artık
          sarı badanalı evlerde başbaşayız
          bütün duvarlara gölgen vurmuş
          kokun sinmiş bütün perdelere
          kapılarda parmakların beyaz beyaz
          sokaklarda ayaklarının izi
          ben bu sokaklarda ölsem
          kaldırımlar çekmez ağırlığımı
          söylesem aşkımı asırlar boyunca
          bu iki yüzlü insanlar anlamaz beni. 

ruellei

senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu
            nasıl duruyor boşluğunda arzuların anlamıyorum
            nasıl nasıl bakıyor bana
            böyle merhametten uzak
            git diyorsun
            nereye gideyim? 
            ümitlerim ne olacak? 
            bunca şiirleri kim söyleyecek sana? 
            kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini? 
Reply

ruellei

@ ruellei  desem ki yeryüzüne beş peygamber geldi
            beşincisi sensin
            desem ki iki kişi kaldık dünyada
            ikincisi sensin
            desem ki birisi var yeri göğü var eden
            o da sen olurdun
            sana tapmak için
            kilden bir heykel yapardım güzelliğince
            bilsem ki sen tanrı'dan iyisin
            bilsem ki tanrı senden güzel değil. 
Reply

ruellei

izmir yolu, kendini tekrara alan parçanın birkaç dakikası içinde soluk almaya çalışıyorum. sorumluluklarım altında anılarım eziliyor, metruk bir zamandan kalan hisler bir gece ansızın yüreğimi yokluyor.