Bölüm 2 Kötü şeyler hep aceleci davranır

3 1 0
                                    

Yenge hanım Halime, bir hışımla odaya girer," kız! Kalk artık kalk bi kendine gel, acın var diye üstüne gelmedik sende yaydın iyice mabadını, ne bi işin ucundan tuttugun var ne bi işe yaradığın. Bana baak sen bu bahaneyle iyice yaydın kendini her işten kaytarmak için bu acının arkasına mı sığınıyosun sen hı?"
Leyla pencereden sokağın yoluna dalmışken bian şok içinde yengesinin ardı arkası kesilmeyen hakaretlerini dinlemeye başladı. Alışıktı bu muameleye, ıslak gözlerini yengesine çevirdi. Yengesi "hadi kalk, amcanla sana söylememiz gerekenler var, bakma öyle aval aval, herkes sevdigini kaybediyo napalım yani oturup ömür boyu ağlayıp zırlicak değiliz topla kendimi hadi bekletme amcanı sinir etme adamcağızı."

Ne olduğunu anlamayan Leyla odadan çıkan yegesinin arkasından bakakaldı, göz yaşlarını silip oturma odasında onu bekleyen amcası Ramazan beyi ve yengesinin aynı koltukta oturup kendisine dik dik bakarlarken buldu, oda karşı koltuğa geçip oturdu gözlerini yere eğdi ve kendisine ne söyleyeceklerini bekledi.
Amcası söze girdi "bak leyla evlenicez diye, bizi oyalayıp durdugun adam şehit oldu, bizde üzüldük hayat bu yapacak bişey yok-"
- Ne oyalaması amca biz birbirimizi çok seviyoduk sende biliyosun.
- Sözümü kesme! Dedi amcası bakışlarını daha da sertleştirerek "ben anlamam öyle sevmekmiş falan, bak iki evladımı da ben evlendirdim, ikiside sevmekmiş aşkmış böyle şeyler tutturupda bize asilik etmediler" Leyla üzgün bir halde amcasını dinliyordu, ne söylerse söylesin amcasının ve yengesinin laftan anlamayacaklarını, kendi hakkındaki fikirlerini degistiremeyeceğini biliyordu."Neyse ne, şimdi sana söyleyeceklerimizi iyi dinle biz senin iyi olmanı isteriz, sana bir kısmet çıktı, bizde amcan ve yengen olarak uygun bulduk seni evlendirecegiz." Şok içinde gözlerini amcasına çeviren Leyla ne diyeceğini bilmez bir halde amcasına bakmaya başladı. "Nne diyosun amca ne ne kısmeti?"  Şaşkınlıkla amcasını dinleyen Leyla korku içinde kalbi hızla atmaya başladı, "Adı Necdet zengin, işi gücü yerinde biri, seni görmüş beğenmiş bizde münasip gördük iki gün sonra gelicek aiyle arasında yüzük takılıcak. Düğünü de.."
- Amca! Sen ne diyosun tanımadığım adamla beni nasıl evledirirsin? Yengesi söze atlayıp "amcanla düzgün konuş! Biz senin iyiligini düşünüyoruz, adam zengin bir elin yağda bir elin balda yaşayıp gideceksin işte terbiyesiz arsızlar gibi koca beğenmeye mi çıkartacaktık seni bide karşı geliyo elin oğluyla adını çıkarttın evlenicez diye, elalemin yüzüne bakamaz olduk be! Senin söz söylemeye ne hakkın var."
-Ama yenge.. "aması falan yok yengen haklı, bu düğün olacak sende o adamla evleneceksin işte o kadar. Biz senin iyiliğini düşünmesek tutarız ipsiz sapsız bir herife veririz ne halin varsa gör, ama biz seni zengin, iş güç sahibi biriyle evlendirmek isteriz onada burun kıvırırsın, son sözüm bu dur." Üzüntü ve şok içinde duyduklarına inanamayan Leyla çaresiz bir şekilde müsade isteyip odasına geçmek işin kalktı, oturma odasından çıkınca yengesi sesli bir şekilde " yaaa besle kargayı oysun gözünü hıh, elimizi ayağımızı öpüp dualar edeceğine şu yaptığı hareketlerine bak." Odasına girince hıçkırıklar içinde ağlamaya başlayan Leyla bir yandan da amcası ve yengesinin duymaması için kendini sıkıyordu, hayatının aşkı toprak olmuştu, hayat bir kez daha ona bu acıyı yaşatmış ve sevdigi birini daha kaybetmişti, kalbi paramparça sızım sızım sızlarken, birde tanımadığı sevmedigi biriyle evlenecekti.

Aradan iki gün geçmiş ve o gün gelip çatmıştı. Leyla ağlamaktan kızaran gözleriyle kendini zor tutuyordu, korku içinde evleneceği adamı bekliyordu, yengesinin ve amcasının aksine gergin ve mutsuzdu. "Allah'ım şu kız evlensede kurtulsak artık, inşaallah! Bana bak Ramazan efendi, küçük yaşta yigenimdir diye getirdin bu kızı ne derdi bitti ne tasası, olurda vazgeçersen bak sana söylüyorum seni mahvederim, o kızı koyarım kapının önüne haberin olsun." "Sen dert etme, benim ağzımdan söz bir kere çıktı, dua etde Necdet denen o herif vazgeçmesin, böyle yağlı kapıyı nerden bulucaz bi daha yüzükler takılsın alacağımız başlık parasını düşün sen, nerde Leyla?"
-odasında hazırlan demiştim.
-iyi iyi.
Kapı çalar ve yengesi Leyla 'ya seslernir kapıyı açması için Leyla  kapıyı açmaya giderken yengesine arkasında durur. Kapıyı açar ve elinde bir demek çiçek ile çikolatayla bir adam içeri girer selam verip çiçeği  ve çikolatayı Leyla 'ya verir ve bir bakış atar, yaşadığı ikici şokla birlikde Leyla mutfağa girer ve gözlerinden akan yaşlara engel olamaz. Mutfağa giren yengesi, onu bu halde görünce sabır çeker. Yegesine sitemli bir ses tonuyla " yenge bu adam çok yaşlı beni bununlamı evlendireceksiniz?" Der. Alaycı ve umursamaz bir tavırla ona dönen yengesi " daha iyi işte kıymet bilir böylesi, genç ve güzel kız aldım diye her dedigini yapar, hadi hadi topla kendini kahveleri yap almiyim ayağımın altına."

45 yaşındaki Necdet daha önce hiç evlenmemiştir, Leyla 'yı görüp amcasıyla konuşmuş ve evlenmek istediğini söyleyince amcası itiraz  etmeden kalbul etmiştir.

Göz yaşlarını silip, kahve tepsisiyle oturma odasına giren Leyla kahveleri ikram edip, terar mutfağa girdi korku içinde beklemeye başladı, aklında sadece tek bir adam vardı Mehmet şehit olan sevdiği kişi, onu düşündü, onu hayal etti, Mehmet 'in hayali azda olsa onu rahatlatmıştı. Yengesinin sesiyle aniden ürperip kendine gelen Leyla kalkıp oturma odasına gitti, yüzükler takılacaktı, mutsuz bir halde bir film şeridi gibi olanları izleyip, kendisine ne söyleniyorsa yapıyordu.

Mehmet 'le evlilik hayalı kuran Leyla eski günleri düşünüp daha çok üzülüyordu, başka biriyle evlenmek zorunda kalmak ona çok ağır geliyordu, derken günler hızla geçip gidiyor düğün günü yaklaşıyordu. Aradan tam 3 hafta geçmiş düğün günü gelip çatmıştı.

Kuaförde boy aynasının karşısında kendine bakan Leyla, üzerindeki gelinliğe bakıyordu, onun için gelinlik değil kefendi, kalbi paramparçaydı "asla o adamın karısı olmam" diye geçirdi içinden düğün hazırlıkları yapılırken bir kere olsun gelip kendisiyle konuşmamış, fikirini dahi almamıştı Necdet, onuda amcası ve yengesinden bir farkı yoktu zaten sert duruşlu biriydi.

Ancak Leyla 'nın başka planları vardı;  kendini öldürecekti! Düğün biter bitmez o gece öldürecekti kendini, asla o adamın karısı olmayacaktı, şehit olup toprak altına girmişde olsa o hâlâ Mehmet e aşıktı, bir başkasının karısı olmak demek zaten onun için dayanılmaz bir acıydı, ölmek gibi birşey di zaten. Bunun için hazırlık bile yapmış kutu kutu ilaçlar almıştı. İçten içe dualar edip Allah 'tan af diliyordu. "Allah'ım nolur beni affet, ben Mehmet' ten başkasının karısı olmak istemiyorum, ya canımı al yada beni kurtar, eger olurda bu düğün olursa kendi canıma kıyarım, nolur affet beni..."
Artık düğün başlamış Leyla için bir umut da kalmamıştı, aklından asla  Mehmeti çıkarmıyor onun hayaline sarılıyordu, korkuyordu. Halaylar çekiliyor herkes eğleniyordu, Leyla ise ordan oraya savrulup duruyodu. Kim neyi nasıl isterse Leyla 'yı ordan oraya çekip duruyorlardı  hayal kırıklığı içinde hayatını izleyip   duruyordu. En sonunda düğün bitmeye az kalmış  takı merasimine geçilmişti, herkes sırayla gelin ve damadı tebrik edip takısını takıyordu.
Biran bakışlar düğün salonunun kapısına çevrildi, bazı davetliler şaşkınlıkla söylenip fısıldaşmaya başladı, Yenge Halime hanım gözlerini düğün salonunun girişine çevirdiğinde, küçük dilini yutmuş gibi ne diyeceğini bilemedi, Amca Ramazan bey şaşkınlıkla kekeleyerek " bbu burda" dedi. Leyla kafasını çevirip kapıya doğru baktığında kendisine doğru yaklaşan kişiyi görünce dudakları aralanır ve şaşkınlıktan oda ne diyeceğini bilemez bir halde boydan boya iyice gelen kişiye bakar ve gözlerini kendisine adım adım yaklaşan kişinin gözlerine doğrultur "Mehmet!.."

Leyla Severse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin