- Kocacııııımm! bak sana kahvaltını getirdim, a â uykusuz gözüküyorsun, yoksa yine uyku tutmadı mı? Kıyamam ama senin dinlenmen lazım eh malûm yaşında var biraz.
-Allah senin belanı versin, belanı manyak kârı! Kızgın bir boğa gibi ağzından tükürükler saçarak bağıran Necdet öfke dolu gözlerle Leyla 'nın gözlerine dikti gözlerini.
Düğün günüydü, Leyla şaşkın ve heycanla kendisine ağır ve sakin adımlarla yaklaşan adamı boydan boya süzdü ve son olarak gözleri o adamın gözlerinde durdu oda kendisinin gözlerinin içine bakarak geliyordu, dudakları aralandı ve sadece "Mehmet" ismi çıktı. İçinden kendi kendine söylendin "Allah'ım yine hayalmi görüyorum, delirdim mi ben...?"
Evet öldü sandığı adam tam karşısında ona bakıyordu, bir an Mehmet gözlerini Leyla'nın gözlerinden ayırıp gelinlikli hâline baktı, tepkisizce duruyordu karşında.
Herkes şaşkındı, bunu etrafına bakmadan anlayabiliyordu çünkü düğün salonundaki yarıdan fazla kişi onu tanıyor ve askerdeyken şehit olduğunu biliyordu tabiki Leyla 'da öyle biliyordu, en çok o şaşkındı zaten.Tam 4 ay önceydi "Leylam, canımın içi hazır ol gelir gelmez düğünü yapacağız, annemlerle konuştum onlarda benim gibi düşünüyo artık beklemek yok bahar gözlüm."
-Ben hep hazırım ömrüm, seni tanıdığım günden beri senin gelinin olmayı hayal ediyorum, günler çabuk geçsin de bir an evvel kavuşalım canım sevdiğim."4 ay önce böyle konuşmuştu sevdiği kızla ama şimdi onu başka birinin yanında görmek, başkasının karısı olacağını bilmek, tarif edilmez bir acı hissettiriyor du Mehmet'e, boğazında hissettiği müthiş bir acı ve âdeta kocaman bir yumruk kadar büyük bir düğüm, yutkundu, tam kalbiden hissettiği sızı, daha önce tam kalbinin orta yerinden bıçak yarasının acısını hissetmişti öyle olsaydı yaşamıyor olurdu, ama insan âşık olunca galiba hiç bilmediği acıyı tam can evinde hissediyordu, tarifi ise bir bıçakla yapabiliyordu, o yetmez gibi birde, kızgın ve yakıcı bir köz yağmuru düşüyordu tam da kalbinin üstüne ne garip insanın eli yanınca hissettiği acıyı şimdi o tam kalbinde hissediyordu.
Herkes şaşkınca ne yapacağını bekliyordu, o ise yaptığı hamle ile olan şaşkınlıkları ikiye katladı, gözlerini elinde tuttuğu kutuya çevirdi ve içinden çıkardığı altın kemeri Leyla 'nın beline taktı, takarken mesafesini korudu ve kafasını yana doğrulturken gözlerini yere doğru çevirdi, Halime hanım elini ağzına götürerek şaşkınlığı dahada büyüdü, Mehmet kemeri taktıktan sonra Leyla'nın yanında kendisine bakan Necdet'e dönüp "hayırlı olsun" dedi ve geldiği gibi arkasını dönüp gitti. Leyla ağzı hafif aralıklı bir şekilde olanları izlerken arkasını dönüp giden Mehmet 'in ardından bakakaldı, nefes almakta zorlanmaya başladı, derin nefeslerle ardından baktığı Mehmet kapıdan çıkıp kaybolurken, titreyen bedenini daha fazla taşıyamadı ve bayıldı.
Gözlerini açtığında, bir odanın içinde yatağın üzerinde uzandığını fark etti, yataktan doğrulurken ağrıyan başına eliyle ovaladı ve odanın içine göz gezdirdi, "yoksa, Mehmet mi getirdi beni buraya, Allah'ım hayal mi gördüm yoksa o gerçekmiydi beni kurtarmaya mı geldi" düşünceli ve merakla odaya bakarken kapı açıldı, içeriye giren Necdet'ti onu görünce aklındaki soru işaretleri netlik kazandı "hayalmiydi?" Necdet'i görünce burasının yeni evinin odası olduğunu anladı, Necdet'in konuşmasıyla Leyla 'nın kafasını kurcalayan sorular cevap bulmuştu.
- Düğünümüze son an damgasını vuran kişide kimdi? Anlaşılan sizin çevrenizde çok ünlü birisiydi, son anda bayıldın hatırlıyosun değilmi? Eh yorgunluktandır, sende zayıf çelimsiz bişeysin zaten. Leyla içinden kendi kendine söylenirken heycandan kalbi fırlayacak gibiydi adeta, "Mehmet yaşıyordu ve beni kurtarmaya geldi" diye için için seviniyor ama bir yandan da endişeliydi Mehmet eger zamanında yetişip gelmezse Necdet'in kendisine istemediği şeyler yapmasından dokunmaya kalkmasından korkuyordu, zaten pekde düşünceli saygılı birine benzemiyordu. Heycan, korku, merak, endişe bütün bu duygularla bekleyiş içindeydi, artık üzülecek bişey yoktu Leyla için tek korkusu Mehmet zamanında yetişe bilecekmiydi acaba. Oturduğu yataktan kalkıp banyoya yöneldi o sıradada Necdet odadan çıkmıştı, önce elini yüzünü yıkadı, yüzündeki makyaji çıkardı, duvağını çıkarıp, saçlarını açtı, tarayıp topladı, tekrar odaya girip gardıroptan rahat bir pijama ve tişört aldı tekrar banyoya girip üzerini değiştirdi. Banyo aynasından son kez kendisine baktı "nerdesin Mehmet 'im hadi nolur çabuk ol, Allah'ım sana şükürler olsun bana yaşama umudu verdin yeniden, kararlıydım öldürecektim kendimi, dualarımı kabul ettin bana yardım ettin, Mehmet' i bana bağışladın." Yine içinden dualar ediyordu banyodan hâlâ çıkmamıştı, çıkamamıştı korkuyordu ordan çıkmaya bir saga bir bir sola gidiyordu, derken kapı tıkladı
- Leyla iyimisin çıkmadın iki saat yinemi bayıldın?
Leyla kapıyı açıp karşısında duran Necdet'e baktı,
- iyiyim, gelinliği çıkarıyodum, dedi utangaç ve çekingen bir tavırla, Necdet tek kaşını kaldırıp arkasını dönüp yatak odasına geçti, Leyla 'ya bakmadan;
- hadi geç oldu, dedi
Elleri bağlı başı önünde Leyla 'da arkasından odaya girdi içinden dualar edip Mehmet 'in gelmesini bekliyordu .
Necdet kendisine yaklaşmaya çalışırken korkuyla geri adım attı ve yutkundu, " artık çekinmene gerek yok karımsın " diyen Necdet' e sadece bakmakla yetindi Leyla, bir yandan da korkusunu belli etmemeye çalışıyordu, Necdet tekrar yaklaşmak için adım atıp elimi koluna doğru yaklaştırmaya çalışınca Leyla tekrar geri adım atıp; "lütfen ben kendimi iyi hissetmiyorum" dedi. Necdet ise biraz sert ve agresif bir tonda;
- hadi artık geri çekilip durma, geldiğimizden beri yatıyosun zaten, naz yapacak bişey yok artık alışsan iyi olur sen artık karımsın, kendini geri çekmen işi zorlaştırır sadece.
Leyla yutkundu ve korkuyla titreyen ellerini saklarcasına belinde birleştir di " şey, benn hâlâ kötüyüm başım dönüyo biraz" dedi sesi titriyordu, korkusu iyice sarmıştı onu kalbi hızlanmaya başladı, " birazdan daha iyi olursun" diyip Leyla 'nın koluna yapıştı ve kendine çekmeye çalıştı," dur bırak beni! Ben ben istemiyorum kolum, kolumu bırak acıyo" diye haykırdı Leyla " lan ne demek istemiyorum kes sesini yoksa daha çok acır canın kadınlık vazifeni yap" diyerek bir hışımla yatağa fırlattı Leyla 'yı korkuyla çırpınırken Leyla üzerine bir anda çullandı Necdet "bırak beni diye" çığlıklar atan Leyla kurtulmak için çırpınıp duruyordu ama gücü yetmiyordu, Necdet 'in kolunu ısırıp yüzüne tokat attı ve kaçmak için hamle yaptığında Necdet, acıyla aah diye bağırarak Lela 'nın saçlarından tuttu ve tekrar yatağa yanına fırlattı ve tokatlamaya başladı acı içinde bağırıp "bırak beni" diyerek ağlayıp çığlık atan Leyla 'yı umursamadan tokatlamaya devam eden Necdet, şiddetin dozunu artırarak saldırmaya devam etti. Tokatlar artık onu tatmin etmiyormuşçasına, yerini yumruklar aldı azgın bir hayvan gibi hiç dur duraksız şiddetine devam etti, ellerini adeta bir pençe gibi Leyla 'nın üzerinden tutup onu yere doğru attı, yerde ise tekmeleyerek öfkenin her türlü çirkin yüzünü gösteriyordu. Acıyan bedeni, kanayan burnu şişen moraran gözleri ve vücudu, yaşadıklarına artık bedeni dayanamayan Leyla bayılmıştı. Leyla 'nın bayıldığını fark eden Necdet durdu nefes nefese kalmıştı " bayılırsın tabi sende adet heralde bayılmak, ya böyle olur işte bana karşı gelmemeyi öğreneceksin, daha ilk günden azıtırsın ha!" Kendi kendine söylenerek gömleğini çıkardı, Leyla 'nın bedenini sürükleyerek yatağa çıkardı ve son iğrenç hamlesini yaptı, ona tecavüz etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Severse
Teen FictionAdımları hızlanmıştı, hava iyice soğumuş korku içinde git gide büyüyordu. İçten içe dualar edip hızla yürümeye devam etti, bir an duraksayıp arkasını kontrol etti sokağın iki yanına da iyice baktı, tekrar hızla yürümeye devam etti. "Allah'ım nolur k...