whatever; 3.2
"Jihoon malı tam siz gelmeden önce Jungkook ile iddiaya girip kaybedince soyunup havuza atladı. Keşke beş dakika önce gelseydiniz." Doyoung elinde tuttuğu kırmızı bardaktaki içkiden yudum alırken gülerek bize neler kaçırdığımızı anlatırken yanımızdaki diğer kişiler de bu durum üzerine kendi fikirlerini eklemeye başladı.
"Jihoon da amma mal."
"Hayır Yuta, çocuk mal falan değil. Aksine gayet eğlenceli bence. Kişiliğinin %5'i sende olsaydı palyaço bile olabilirdin."
"Birileri aşkını mı itiraf ediyor?"
"Bu arada sınavlarda boku yedik millet." Mark bardağından içtiği içkiyle yüzünü ekşitti ve bize döndü. "Artık açık kitap sistemi yapan hocalar da yapamayacakmış. Son sınıflardan öğrendim."
Söylediği şey herkesi şoke ederken ve karmaşaya sebep olurken bardağımın içindeki şarabı çoktan bitirdiğimi fark ettim ve biraz daha almak üzere yanlarından ayrılıp mutfağa ilerledim. Müzik her yerdeydi, renk değiştiren led ışıklar her yerdeydi ve acayip kalabalıktı. Sanki tüm kampüs buradaymış gibi geliyordu. Bir bardak şarap almak için yolda 20 kişiyle çarpışmıştım insan çokluğu yüzünden.
Mutfağa varıp biraz daha şarap aldıktan sonra kapıya kadar geri gidip az önce çocuklarla durduğumuz yere baktım. Hâlâ oradalardı, birkaçı dans etmek için salona ilerliyordu fakat Yoonoh dikilip Doyoung ve Mark'ı dinlemeye devam ediyordu. Başı müziğin ritmiyle sallanıyor, arada bir dudaklarını ıslatıyordu. İçkisini bitireli çok olmuştu fakat araba kullanacağı için yenisini almamıştı.
Çocuk resmen parlıyordu. Yakışıklılığı herkesin gözünü alacağı cinstendi. Beyaz teni, basit siyah giysileri, ipeksi saçları, kulaklarındaki küpeleri, aurası, bakışları... Yoonoh bu dünyadan değildi resmen.
Birden cebindeki telefonu çıkardığını gördüm. Ekranı yanıp sönüyordu. Kim arıyordu bilmiyordum ama gördüğünde boştaki eliyle gergince alnını ovaladı ve etrafına bakındı. Beni görmedi, görmesin diye kapının arkasına biraz dayandım zaten ve hareketlerini izlemeye devam ettim. Telefonu elinde tutmaya devam edip yanındakilere bir şeyler söyledi, sonra da çıkış kapısına ilerlemeye başladı. Ceketini almadan çıktığında elimdeki bardağa baktım.
Sonra da kafama diktim. Kim olduğunu içten içe biliyordum. O kız olmalıydı. Başka kime öyle gergince tepki verip gözleriyle sonra beni arayabilirdi ki? Onu görmemi istemiyordu.
Ben de görmek istemiyordum zaten.
Sonraki bir saati üst katın terasındaki koltuklarda oturup üşüyerek sarhoş olmakla geçirdim. Burada bile insanlar vardı fakat mutfağa girdiğimden beri kimseyle konuşmamıştım. Yoonoh neredeydi bilmiyordum ama bilmek istemiyordum. Onunla konuşmayı da kesecektim. İstediği kadar onu arayan kızla randevulaşabilirdi, umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
whatever
Fanfictionwhatever: ilk olarak açıklığa kavuşturayım. whatever: seni sevmiyorum. © dububaoziㅣjaehyun for; @nigrumsomnia • skam dizisinden esinlenilmiştir. all rights reserved [29.8.19]