0.9

4.7K 431 84
                                    

whatever; 0

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

whatever; 0.9

Odamdaki yatağımın ucuna oturmuş ayaklarıma tüylü, kremrengi çoraplarımı geçirirken durgundum.

Günlerden pazardı ve elbette Yoonoh ile buluşacaktım. Son 3 günümü bunu enine boyuna düşünerek geçirmiş ama sonunda buluşmakta karar kılmıştım çünkü Bora'yı artık üzgün görmek istemiyordum.

Belki ilişkimiz çok sıkı değildi ama tek arkadaşım oydu çünkü yalnızdım. Liseyi burada okumuştum. Annemle babam birbirlerinden başka kimseyi görmeyen iki yetişkindi ve beni de görmüyorlardı. Daegu'da yaşıyorlardı ve zaten ben de kazara dünyaya gelmiştim. Üniversiteyi Seoul'de kazandığımda onlara sadece bir mesaj atarak haber vermiştim. Zordu.

Bazı şeylerin acısı mazide kalsa da yarası hep yakıyordu.

İçimdeki atleti çıkarıp krem rengi örme kazağımı altımdaki buz mavisi kotun üzerine geçirdim ve saniyesinde sıcaklığıyla ısındım. Ayağa kalkıp odamdaki boy aynasına ilerleyerek ellerimi kısa, sarıya kaçan saçlarımdan geçirdim. Üniversiteye başlamadan bir hafta öncesi saçımı açtırıp kumral tonlarında boyatmıştım. O zamanlar saçlarım sırtıma geliyordu. Bu sene kestirip tekrar açtırmıştım ve boyası da aktığı için artık sarışın sayılırdım.

Bir süre kendimi aynada inceledim, ardından saçlarımı geriye atıp kenardan telefonumu aldım. Dokuz olmasına iki dakika vardı.

Yoonoh ile buluşmama 120 saniye vardı.

"SeoNeul?"

Odama Juwon dalarken dudaklarıma soğuktan çatlamasın diye koruyucu sürmekle meşguldüm. Ona döndüm. "Evet?"

"Bu ne şıklık?"

"Şık falan değilim," dedim dudak koruyucusunu kenara bırakarak.

Juwon ev arkadaşlarımdan biriydi. Benden iki yaş büyüktü ve benimle uğraşmayı severdi. Biseksüeldi. Diğer ev arkadaşım Eunji ise tüm gününü yatarak ve şikayet ederek geçirirdi çünkü iki yıllık üniversite mezunu olup hiçbir işde çalışmadığı için depresyona girmişti.

"Nereye gideceksin?"

"Biriyle buluşacağım." Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp telefonumu arka cebime tıkıştırdım.

"Kimle?"

"Yoonoh ile."

"Bir dakika... Bora'nın Yoonoh'u mu? Şu yakışıklı olan?"

"O Bora'nın falan değil." Gergin bir şekilde söylediğimde Juwon hâlâ kapıda beni sorguluyordu. Elime gri kabanımı aldım. "Juwon! Çıkar mısın?"

"Tamam tamam. Sakin ol. Gidiyorum. Ama neden Yoonoh ile buluştuğunu söyledikten sonra." Juwon odamın kapısını kapayıp beni odamda mahsur bıraktığında derin bir iç çektim. Ondan kurtulmanın tek yolu gerçekleri söylemekti.

"Bora'ya berbat davranıyor ve iyi davranacaksa benimle bir kere buluşmak istedi. Hepsi bu."

"Yani Bora'yı mutlu etmek için Bora'nın erkek arkadaşıyla randevuya çıkıyorsun."

"Yoonoh Bora'nın erkek arkadaşı değil."

"Peki. Drama," dedi Juwon kapıyı açıp geçmeme sonunda izin vererek. Evin dış kapısına ilerleyip ayağıma botlarımı giyerken arkamdan seslendi: "Çocuğa nazik ol!"

Zıkkım yesin çocuk.

🌾🌾🌾

whateverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin