Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
whatever; 0.3
Ellerim montumun ceplerinde, hızlı adımlarla fakülte binasına doğru yürüyordum. Hava soğuktu, kasım ayında olmamıza rağmen kar yağacak gibiydi ve içime giydiğim kocaman boğazlı kazak ile üzerine geçirdiğim montum beni ısıtacak hiçbir işlevde bulunmuyorlardı.
Bugün sadece bir dersim vardı ve sonrasında gidip yemek yemeyi düşünüyordum. Evde yemek kalmamıştı ve karnımın gurultusundan başka bir şeye odaklanamıyordum.
Fakülte binası görüş açıma girdiğinde solumda kalan yolun arka tarafından tekerlek sesleri geldi ve başımı oraya çevirdim. Siyah bir Porsche yaklaşıyordu, gözlerimi devirerek önüme döndüm. Özel üniversitede okumanın etkilerinden biri de buydu. Zengin züppeler etrafta dolanıyordu.
Araba yanımdan geçip gitti fakat sonra durdu, ardından da geri geri gelerek yanımda frenledi. Cam inip içeriden "Hey," diyen bir ses işittiğimde kim olduğunu anladım.
"Hey," dedim ben de soğuk bir sesle. Adımlarımı hızlandırırken yanımdan gelmeye devam ediyordu.
"N'aber?"
Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Jung aptal Yoonoh ile muhabbet edecek değildim. Özellikle kalabalık meydanın ortasında spor arabasıyla beni takip ederken. Özellikle çok fazla dikkat çekerken ve özellikle bu durum Bora'nın kulağına gidebilecekken.
"Ben de iyiyim, sorduğun için sağ ol."
"Umrumda değilsin."
"Peki."
Ardından gaza basarak yanımdan geçip gitti. Gözlerim istemsizce arabasını takip etti ve gözden kaybolana kadar onu izledi.
Her konuşmayı peki diyerek bitiriyordu ama arkasında izlerini bırakıyordu.
"Angut herif."
🌾🌾🌾
Apollo'yu Öldürmek adlı yeni normal kurguma profilimden ulaşabilirsiniz࿐
