Klima en yüksek derecedeyken bile arabanın içi çok sıcaktı.
Kalçaları ağırıyorken Jungkook'un dudaklarından minik bir inilti çıkmış, yoldaki bir tümseğin üzerinden geçerken iç çamaşırına daha fazla sıvı akıtmaya devam etmişti. Yanağı Alfanın sert göğsüne yaslıyken ve lanet olası emniyet kemeri kalçalarına batarken sızlanmaya devam ettiğinde, Jimin'in kolları etrafında daha da sıkılaşmıştı. Ter Jungkook'un şakağından aşağı iniyor, Jimin'in vücut ısısı ve arabanın değişmeyen havası ona artık çok fazla gelmeye başlıyordu.
Bu noktada, düşünmek veya konuşmak için fazlasıyla kendinden geçmiş bir haldeydi. Sadece vücudunu saran bu duyguya odaklanmıştı.
İç uyluklarını bir ısı dalgası sardığında, Jungkook inledi ve titreyerek bacaklarını birbirine bastırdı. Tıpkı orgazm oluyormuş gibi vücudu geriliyor ve sonra gevşiyordu ancak zevk yerine sadece ağrı vardı. Bu acı veren bir ağrı değildi, buzla veya bir öpücükle hafifletilmesi gereken kaşıntılı bir ağrıydı.
Burnunu Jimin'in göğsüne bastırarak kiraz kokusunu içine çekti, aklının başında kalmasını sağlayan tek şey buydu. Bir şeye ihtiyacı vardı, hem de hemen.
Jimin de karşılık olarak burnunu oğlanın boynuna bastırmıştı, nefes verirken solukları titrekti.
"Siz ikiniz iyi misiniz?" diye sordu Tae arkasına bakarak, ki bu muhtemelen kötü bir fikirdi çünkü: Birincisi, hız sınırının çok üzerinde gidiyordu. İkincisi, berbat bir sürücüydü ve üçüncüsü, o Taehyung'du. "Birisi orgazm oluyor gibi görünüyor."
"Mmh" Jungkook nefes nefeseydi. Jimin'in kollarında kıvranırken yüzünü buruşturuyor, karnına başka bir ağrılı sıcaklık dalgası vururken midesi çalkalanıyordu. Tae kornaya basarken öksürerek Jimin'in göğsünde öğürdü. Öğürtüler hiçbir şey çıkmasa bile boğazının yanmasına sebep oluyordu.
"Jungkook," Jimin dudaklarını Omeganın terli saç diplerine bastırarak yumuşak bir şekilde başını öptü. Sesi çok tatlıydı, burnu çenesini dürtüyordu. "Jungkook, benimle kal." Dudakları saçlarından Jungkook'un boğazındaki hassas noktaya kadar inmiş ve bir süre o bölgeyi öpüp durmuştu.
Vücudu gevşerken Jungkook, sessizce Jimin'in dudaklarının teninde yarattığı sesleri dinledi. Jimin öpücükleri arasında "Çok güzel kokuyorsun." diye fısıldadı. Ter damlaları Omeganın yüzünden aşağı kayarken dudaklarını yanağına ve boynuna bastırıyordu. "Seni sürekli kokladığımı ve bunun beni nasıl deli ettiğini hatırlıyor musun?"
"Ben hatırlıyorum." dedi Tae bir kenar mahalleden geçerken.
Yüzüne başka bir öpücük kondururken Jimin "Kokun hala beni deli ediyor." diye devam etti, bu sefer öpücüğü Omeganın dudaklarına tehlikeli derecede yakındı.
O sırada Tae, bir minibüs çok yakınlarından kayarak geçerken "Sadece Jungkook neler olduğunu hatırlayana kadar bekle. Onu öptüğün için kıçını tekmeleyecek." dedi ve alayla güldü. Az kalsın onlara çarpacak olan minibüse iki eliyle orta parmak çekmişti.
Tae dönen direksiyona yeniden tutunurken Jimin "Bundan canlı çıkarsak, belki yapar!" diye çıkıştı.
"Senin hakkında ne hissettiğini biliyorsun."
"Umurumda değil." Jimin kucağındaki yüze başka bir öpücük kondururken hırladı, Jungkook'un vücudunu kollarında daha da sıkıştırmıştı. "Sadece onun güvende hissetmesini istiyorum. İlk kızgınlığımı geçirdiğimde erkekler tuvaletinde tek başımaydım ve ölecekmişim gibi hissederek uyandım. Bayıldığımda başımı yere vurmuştum ve ayak bileğim burkulmuştu. Ağlamaya başlamıştım çünkü neler olduğunu bilmiyordum. Tanımadığım insanlar ofise gitmeme yardım ettiler ama tamamen çılgına dönmüştüm çünkü beni inciteceklerini hissediyordum. Onun böyle bir şey yaşamasını istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry | jikook [türkçe] ✓
Fanfiction"Jimin ve Jungkook, bilinmeyen bir kaderle birbirlerine bağlanmış ve komşu olarak yetişmişlerdi. Ve büyüdüklerinde ise, her ilişki gibi, onlarınki de kaçınılmaz bir şekilde değişmişti." uyarı: Bu hikayede argo, cinsel içerik ve uyuşturucudan bahsedi...