jungkook 5, jimin 7
Bugün Jungkook'un ana okulundaki ilk günüydü ve o feci derecede gergindi.
En sevdiği kahvaltısını -krem şanti ve çilekli krep- yerken, midesi her ısırıkta kıvranıyordu. Okulda çok fazla yeni insan olacaktı. Ya onlar kötü çocuklarsa ve ona silgi fırlatırlarsa? Ya da kuyruğunu çekerler miydi?
En azından Jimin ve Tae onunla birlikte olacaktı. Otobüste, öğle yemeğinde ve teneffüste birlikte takılabileceklerdi. Annesi onu okulun futbol ligine bile kaydettirmişti, oynadıklarıyla aynıydı. Gerçekten de sürekli tanıdığı biri tarafından çevrelenecekti ama yine de Jungkook kusacağını düşünüyordu işte!
"Gerçekten okula başladığına inanamıyorum, canım." dedi annesi gömleğini düzeltirken burnuna şefkatle hafifçe vurarak. "Daha dün bir bebektin..."
"Ben bebek değilim!"
Jungkook'un tombul yanağını öpen Bayan Jeon gülümsedi. "Peki peki. İyi eğlenceler, tamam mı? Herhangi bir sorun olursa eminim Jimin veya bir öğretmen sana yardımcı olacaktır."
"Tamam."
Annesi gitmeden önce birkaç fotoğraf çekip babasına göndermişti. Görünüşe göre babası okula başlaması gibi önemli şeyler olduğu zaman hep çalışıyordu. Jungkook onun nerede olduğunu veya ne iş yaptığını bilmiyordu, sadece çok çalıştığını biliyordu.
Basamaklardan inerken annesi oğluna el salladı. O kadar geniş gülümsüyordu ki canı acıyor olmalıydı. Sırt çantasının kayışlarını düzelten Jungkook, gergin kelebekler midesinde uçuşurken iç çekti.
Otobüs durağına yaklaştığında Jimin ayak parmaklarının üzerinde zıplıyor, küçük kurtun sırtındaki büyük çantaya bakarak kıkırdıyordu. İçi kalemler, kağıtlar, keçeli kalemler ve boya malzemeleriyle doluydu. Tüm malzemeleri bulmak saatler sürmüştü!
"Jungkookie, bu çok büyük!" Jimin onu yarı yolda karşılayarak kucakladı. Kucağındaki çocuğu ileri geri salladığında yanakları birbirine yapışıyor ve böyle olduğunda Jungkook kıkırdıyordu. "Ama seviyorum. Sahip oldukları tek Power Rangers sırt çantası buydu."
En sevdiği karakteri gösteren Jungkook çantasını bir omzundan sarkıttı ve çantanın arka gözünü açtı. Malzemeleri sıralarken bir torba kraker çıkarmıştı. "İstediğin zaman bundan biraz alabilirsin."
Jimin başını yana eğip dudaklarında sevimli bir gülümsemeyle sordu "Sırt çantanda neden kraker var?"
"Çünkü annem okulda aç kalmamı istemiyor."
"Oh. Ben de alırdım ama daha yeni mısır gevreği yedim."
Birdenbire bir şeyin tıslama sesi duyulduğunda sokağın aşağısından gelen çocukların tanıdık kahkaha sesleri duyulmuştu. Jungkook'un kuyruğu hemen bacaklarının arasına girdi. Elleri Jimin'in dirseğine sarılmış, vücudunu arkadaşının arkasına saklayarak sarı otobüsün durağa yaklaşmasını dikkatle izliyordu. Jimin kulaklarını okşayarak gülümsedi. İç çekerek Jungkook'un korkmuş yüzüne baktı.
"Korkma, Kook. Her şey iyi olacak."
"Hayır, olmayacak!" Jimin, Jungkook'un korkudan dolayı acılaşan kokusunu almış, gözleri anında yumuşamıştı ve burnunu kırıştırırken hızla dudaklarına bir öpücük kondurmuştu. Yanaklarının ısındığını hisseden Jungkook, Jimin ellerini birbirine kenetlerken gerginliğinin biraz da olsa azaldığını hissediyordu. "Dışarıda öpüşemeyiz, Jimin."
"Kimse görmedi."
"Jungkook-ah!" Otobüs sallanarak durduğunda Tae başını otobüs camından çıkardı. Her zamanki gibi saçları tamamen dağınıktı, çenesine mor bir şey bulaşmıştı. "Yanıma otur!"
![](https://img.wattpad.com/cover/240701944-288-k600283.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry | jikook [türkçe] ✓
Fanfic"Jimin ve Jungkook, bilinmeyen bir kaderle birbirlerine bağlanmış ve komşu olarak yetişmişlerdi. Ve büyüdüklerinde ise, her ilişki gibi, onlarınki de kaçınılmaz bir şekilde değişmişti." uyarı: Bu hikayede argo, cinsel içerik ve uyuşturucudan bahsedi...