#Hoseok'tan
Kalktığımdan beri başım ağrıyor, burnum akıyor ve çok halsiz hissediyordum. Kızımı okula bırakmayacak kadar kötüydüm. Yanı başımda duran telefonu elime alarak Jungkook'un adının üstüne tıkladım. Kaybedecek vaktim yoktu. Telefon birkaç çalışta açıldı. "Alo Jungkook." Dedim hasta sesimle. "Efendim hyung." Dışarı da mıydı? Araba sesleri geliyordu. "Ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum." Dedim zorlukla.
"Sesinden anlaşılıyor. Jimin'i de alıp size geliyorum." Beni düşünen arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıydım. Daha doğru düzgün bir şey demeden o ne istediğimi anlamıştı. "Teşekkür ederim." Dudaklarım kıvrıldı ve bir gülümseme oluşturdu. "Her şeye böyle teşekkür etmemelisin hyung." Dedi ve telefonu kapattı.
Aslında onlar benim arkadaşım değil kardeşlerimdi. Kimsenin sahip olamayacağı kadar özelllerdi. "Baba." Dedi Haesoo uykulu sesiyle. "Ne oldu?" Yatakta doğrularak başlığa yaslandım. "Neden kalkmadın? Okula geç kalacağım." Gözlerini ovuşturdu ve oyuncak tavşanını yere bıraktı. "Jungkook ve Jimin amcan gelecek. Bugün onlardan biri seni okula bırakacak." Öksürdüm ve kızım hastalandığımı anladı.
"Ama sen hastasın. Ben seni bırakamam baba." Bana doğru birkaç adım attığında "Tatlım bana yaklaşma. Yoksa sen de hasta olabilirsin." Dedim ve kapı çaldı. "Sen yat baba. Ben gidip bakarım." Yerimden kalkmadım ve onun sözünü dinledim. Kızım kapıyı açtı ve her zaman ki gibi amcalarına sarıldı. Yerimden kalkmama rağmen seslerinden anlayabiliyordum neler yaptıklarını. Genellikle Haesoo onları böyle karşılardı.
"Jungkook sen kahvaltı hazırla. Ben de Haesoo'yu giydireyim." Jimin Haesoo ile odaya geçerken ben de kızım beni görmeden odadan çıkmış ve Jungkook'un yanına gitmiştim. "Hyung odana geri döner misin?" Jungkook masaya her şeyi çoktan dizmiş ve kendini övmekle meşguldü. "Hayır." Dedim. Haesoo giyinmiş ve Jimin ile mutfağa girmişti.
"Baba neden odandan çıktın?" Saçları taranmış ve örülmüştü. Tamamıyla hazırdı. "Çünkü odam bana sıkıcı geldi Haesoo. Biraz dolaşsam ne olacak ki?" Sandalyeyi çekmiş ve yanıma oturmuştu. Tam bir hanımefendi gibi duruyordu. "Ben hastayken yerimde kıpırdamama bile izin vermiyorsun ama." Minik kaşları çatıldı. "Bana ne yatacaksın işte." Kollarını birbirine kavuşturdu. "Sen kahvaltını et. Sonra da okuluna git. Söz veriyorum yatacağım." Dedim.
Jimin gülümseyerek dizlerini kırdı ve Haesoo'nun boyuyla eşitledi. "Hadi babanı yorma da ye lütfen. Hem okula geç kalırsan öğretmenin kızabilir." Haesoo kollarını birbirinden ayırarak "Tamam yiyeceğim ama baba sen de çabuk iyileş tamam mı?" Dedi. Başımı sallayarak "Tamam kızım." Dedim ve birkaç lokma aldım.
Bazenleri Haesoo'nun benden büyük olduğunu düşünüyordum. Jimin ve Jungkook olmasaydı belki o bana onlardan daha güzel bakabilirdi.
Haesoo kahvaltısını yapmış ve Jungkook ile okula gitmişti. Onlar gittikten sonra Jimin annesinden aldığı tarifleri bir bir denemeye başladı. Bugün beni iyileştirmeden bırakmayacaktı.
#Yoongi'den
Takım elbisemi giydikten sonra çalışma odama geçtim. Bugün önce o okula gidecek ve sonra da şirkete geçecektim. O yüzden de kendim ile getirdiğim dosyaları incelemeye başladım. Okul daha başlamamıştı. Bundan dolayı da o saate kadar çalışacak, çalışacak ve çalışacaktım. Benim hayatım buydu. Sadece çalışmaktan ibaretti.
Annem beni birçok kişiyle tanıştırmıştı Hoseok'tan sonra ama ben hiçbiri ile düzenli bir hayat kuramayacağımı bildiğim için hepsini reddetmiştim. Hoseok'tan sonra kimseyi hayatıma almadım. Tek başıma yaşadım. Her şeyi içimde biriktirdim. Onu gördüğüm an ise söyleyecek çok şeyimin olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Encounter |Sope✔
Romance"Bu kalp benim için atarken, bu beden benim için titrerken, nasıl hala beni sevmediğini söylersin Hoseok?" 23 Aralık 2020-16 Mart 2021