Bölüm-40

675 35 16
                                    

Alev Alev - Zen-G 🎶

"Ya bu işlerr neeee, ya bu işler neeee?" Arabayı
otoparka park edip indim. "Amaaaan, amaaann" kimsenin arabası yok. Boş olmalı. Şileye gelmiştim. Kimsenin olmadığını umarak, eğer birisi varsa pusup bekleyecektim ve gittikten sonra eve geçecektim. Neyse ki beklememe gerek kalmamıştı.

Yavuz'u aradım. İlk çalışta açtı.

"Naber Yavuz." Cevap vermedi sessiz kaldı.

"Noldu adını öğrenmeme mi şaşırdın?"

"Ece?" Dedi.

"Müsaitsen senden bir şey isteyeceğim."

"Müsaitim." Apartmandan girip kapıyı kapattım.

"Silaha ihtiyacım var."

"Şaka mı?"

"Hayır gerçekten silaha ihtiyacım var." Kayanın evinin kapısını açıp içeri girdim. "Merak etme kimseyi öldürmeyeceğim."

"Neden istiyorsun o zaman?"

"Lazım işte." Mutfağa geçip buzdolabını açtım.

"Ece saçmalıyorsun. Bulamam sana sikah falan." Portakal suyu var. Başka da bir şey yok. İçeyim bari.

"Bana yardım etmeyecek misin?"

"Hayır." Telefonu yüzüne kapattım. Ay bu da korkak çıktı he. Tam mutfaktan çıkıyordum ki suratıma tutulmuş bir silahla karşılaştım. Şu an burada noluyor? Karşımdaki adam kim lan?

"Kimsin sen?" Asıl sen kimsin?

"Ece?" Silahı indirdi hemen.

"Ne işin var burada?" Yani haklı da keşke ben de bilsem bu vatandaşın kim olduğunu.

"Sen kimsin?"

"Ömer."

"Kusura bakma çıkartamadım."

"Kayanın kardeşi." Hıı şimdi hatırladım, bir kere karşılaşmıştık.

"Eşyalarımı almaya geldim. Sen niye buradasın?" Silahını pantolonunun arkasına koydu.

"Kardeşimin evi?" Dedi. Ay yeni mi kardeş oldunuz, bir yıldır neredeydin?

"Müsaadenle ben işlerimi halledeyim." Önümden çekildi. Ben de yatak odasına ilerledim.

"Kaya biliyor muydu buraya geleceğini?" Cıkladım. Odaya girdim, yatak dağınıktı.

"Haber verme, çok kalmayacağım."

"Sen nasıl istersen." Ben dolabın kapağını açarken yan gözle ona baktım, kapıya yaslanmış beni izliyor.

"Hiç tanışma fırsatımız olmamıştı." Dolaptanda benim eşyalarımı boşaltırsam hiçbir şey kalmıycak neredeyse. Nerde bu çocuğun kıyafetleri?

"Yurt dışındaydım."

"Aa hangi ülke?" Yazlık elbiselerimi aldım.

"Polonya." Güldüm.

"Erasmus öğrencisi misin?"

"Yok." Dedi ciddi bir şekilde. Espiri yaptım zaten taş kafa.

"Ee napıyordun orda?" Bir tane küçük bavul aldım, buna sığarım.

"İş güç."

"Dönerci dükkanın mı var?" Bu sefer o da güldü.

"Kafa kızsın he." Yalandan gülümsedim.

Dolce Vita!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin