Çok yorgun hissediyorum, bedenen. Zihnim bomboş, sanki hiçbir şey yaşamamışım gibi. Kafam o kadar rahat ki bilmesem bir uyuşturucu etkisindeyim diycem. Kolumdaki kabloya baktım. Sonra başımı kaldırım damarıma akan sıvıya. Karnımın acıktığını hissettim.
"Aç mısın?" Diye sordu bunun üstüne. Güzel zamanlama.
"Biraz." Boğazım kurumuştu, uzun zamandır konuşmuyoruz sesim çatallı çıkmıştı. Boğazımı temizledim.
"Poğaça falan alayım kantinden." Ayağa kalkışını izledim, tişörtü kan olmuştu ve kurumuştu. Böyle korku filminden fırlamış gibi mi gezicek ortalıkta?
"Sen gitme," başımla sabit hattı gösterdim. "Ara." Ona da mantıklı gelmiş olacak ki telefona yöneldi.
O sipariş verirken hemşire girdi odaya. "Nasılsınız?"
İstemsizce kolumdaki damar yolunun üstündeki bandın etrafını kaşıdım. Kadına da cevap vermedim. Nezaket mi kalmış bende?
"Kendi doktorunuzla görüştünüz mü, doktor bey bunun sürecin takibi için çok önemli olduğunu belirtti." Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Kendi doktorum yok." Bu sefer de hemşire bana cevap vermedi. Elindeki kağıtları yatağın ucundaki masaya bıraktı, "Doktor bey birazdan gelir."
Hemşire dikkatimi dağıttığı için ne sipariş verdiğini anlayamadım. Dönüp ona baktım. Termosla çay istiyordu. Tövbeestağfurullah. Kapattıktan sonra dudaklarımı yaladım konuşmaya hazırlanmak için.
"Hala esir miyim?" Sanmıyorum ama yine bi sorayım.
"Öyle miydin?" Diye alayla sordu.
"Arkadaşımı arayabilir miyim?" İzin falan aldığım yok yani, telefonunu kullanmam gerek sadece. Kibarlıktan değil. Neyse ki üstelemedi, çıkarttı verdi telefonunu.
Ezbere bildiğim tek numara Kaya'nınkiydi. Düşündüm ne yapabilirim diye. İnstagrama girdim hemen, kendi hesabıma giriş yapıp oradan Aslıyı aradım.
"Kuzuuu!" Diyerek açtı telefonu ama beni görünce bi kaldı.
"Nerdesin sen?"
"Hastanedeyim." Dedim ay konuşmaya mecalim yok amına koyayım bu sikik bi hal böyle.
"Önemli bir şey mi var?"
"Sadece serum takıldı." Bir de çocuk aldırdığım için de dikkat etmem gereken süreçte silahlı çatışmaya girdiğim için kanamam oldu ama o çok da önemli değil.
"Ay kuzum dikkat et bak herkes hasta oluyor. Ay çok özledim seni, geliyim mi yanına. Birlikte eve geçeriz?"
"Yok gelme, bi arkadaşımlayım o bırakıcak beni eve." Benim bir zamanlar yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği kız, sıçtığım boku bile bilen kız şu sn hayatımdaki hiçbir gelişmeden haberdar değildi. Sahi ben niye onu aramıştım ki?
"Hangi arkadaş?" Ben de bilmiyorum ki.
"Tanımazsın, sonra anlatırım. Neyse, öyle bi canım sıkıldı arıyım dedim. Konuşuruz yine."
"Tamam bebeğim görüşürüz." Yok. Bu arkadaşlıktan geriye arkadaşlığın a'sı bile kalmamış.
Kapatıp biraz instagram anasayfada gezindim. Milletin mal mal storylerini izledim. Çocuk da bir şey demedi takılmama. Bu nasıl iş anlamadım valla. Beni bunlar başta kaçırdılar. Şimdi bebek bakıcığlığı yapıyorlar.
"Leo'yla konuştun mu hiç?"
"Konuştum." Ee ne konuştunuz mesela? Göğüs kafesim nefes alıp verdikçe sıkışmaya başladı. Sol göğsüm çok acıyordu. Biraz doğrulup tek elle arkamdaki kopçayı açtım. Sütyen çok sıkmış olmalıydı.