49.Bölüm

729 31 20
                                    

İki yıl sonra

Kol çantamı açıp içinden dudak parlatıcımı çıkarttım.

"Kolayabilir miyim?" Yanımdaki küçük kıza döndüm. Dudağıma dokundurmadan ona uzattım. Minik elleriyle alıp burnuna yaklaştırdı.

"Çiçekler gibi kokuyor." Bana geri uzattı. Gülümseyerek alıp dudaklarıma sürdüm. Sen büyüdüğünde sana daha güzellerini alacağım.

"Ben rujlardan hoşlanmıyorum." Ruju kapatıp çantama geri koydum.

"Nelerden hoşlanıyorsun peki?"

"Ojeleri çok seviyorum." Ellerini yüzünün önüne getirip tırnaklarına baktı. Yeşil ışık yandı o sırada, gaza bastım.

"Hangi renkleri görmek istersin tırnaklarında."

"Turuncuyu en çok seviyorum, ama yeşil de güzel." Pembe olmaması beni şaşırttı. Sahi neden kız çocukları pembeyi sever ki?

"Sana oje alabiliriz." Gözleri parladı.

"Gerçekten mi? Turuncu bile mi?" Kocaman gülümsedim ona.

"Ne renk istersen sen."

"Rainbow!" Diye bağırdı. "Karar verdiğim en sevdiğim renk rainbow!" O bir renk değil ki diyerek güldüm içimden onun masumluğuna.

Sonunda vardığımızda arabayı sokakta bulduğum bir park yerine park ettim.

"Hadi bakalım fıstık." Arabadan inip onun tarafına geçtim ve minik elinden tutarak inmesine yardım ettim.

"Akşam beni sen mi alacaksın?"

"Evet, merak etme hiç gecikmem." Avcumun içinde kaybolan eliyle elimi sıktı.

"Söz mü?"

"Söz." Dedim. Binanın önüne gelince zile bastım. Kapıyı Alya'nın öğretmeni açtı. Bizi görünce zaten yüzünde sabit olan gülümseme büyüdü.

"Hoş geldin Alyacığım." Dizlerine eğilip Alya'yla aynı boya geldi. "Seni çok özledim." Bugün pazartesiydi. Sadece haftasonu görüşmemişlerdi.

"Ben de sizi özledim öğretmenim." Boynuna sarıldı öğretmeninin. Başından öpüp elini bıraktım.

"Birkaç saat sonra görüşürüz bebeğim." El salyarak içeri koştu.

"İyi günler." Diyerek oradan ayrıldım ben de. Arabaya oturup arkama yaslandım. Yüzümde şapşal bir gülümseme vardı. Alyayı sadece birkaç aydır tanıyordum. Benim hayatım olmuştu birden bire.

Annesi Alyanın doğumunda ölmüş. Babası da... Babası... Babammış. Babamım yurtdışı ziyaretlerinin sebebi. Alya büyümeye başlayınca babam artık onun yalnız kalmasını istemeyerek Türkiyeye getirmiş. Bir anda karşıma çıkarttı. İnanamadım. Benim aynım. Tıpa tıp. Burnumuz hele. Benim gibi mini minnacık hokka bir burnu var.

Arabayı çalıştırdım. Stüdyoma sürdüm. Stüdyoma derken, çalıştığım stüdyoya. Bir resim stüdyosunda çalışıyorum. Güzel kariyer hedeflerim oluştu. Okulu bitirdim. İnanılmaz ama gerçek. Bir diplomam var. Bazen inanamıyorum. O yüzden yatak odama astım. Sürekli bakıyorum.

Stüdyoya geldiğimde arabayı otoparka park edip arka kapıdan içeri girdim. İş arkadaşlarımdan Işıl ve Berkay buradaydılar. Berkay aynı zamanda stüdyonun sahibiydi. Birlikte çok güzel işlere imza atıyoruz. Başarılı bir ekibiz. Buradaki altıncı ayım bugün doluyor. Sanırım bu akşam bir kutlama yemeğimiz olacak.

"Ece masana bir şey bıraktım." Diye bağırdı Işıl odasından. Odama girip masama ilerledim. Bir kağıt, bir bale gösterisinin bileti, iki tane.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dolce Vita!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin