Masada oturmuş dik dik yüzüme bakan şerefsize baktım. Ben bu adamı mı sevdim ya. Gerçekten mi Ece? Telefonum çaldı, neyse düşünme Ece, düşünme.
Cansu arıyor, sessize aldım ve masaya koydum. Parmaklarım masada ritim tutmaya başladı. Yanımıza garson geldi.
"Karar verdiniz mi efendim."
"Türk kahvesi alabilir miyim?" Dedim. Telefonum kapandıktan sonra tekrar çalmaya başladı, belki önemlidir.
"Efendim?"
"Ecee!" Ses tonunda boş bir şey olduğu anlaşılıyor. Cansudan önemli ne çıkabilir ki?
"Efendim Cansu?" Garsona siparişini verip gönderen Kayanın bakışları bana döndü.
"Evleniyorum!" Kaşlarım havalandı.
"Gerçekten mi?"
"Kızım gerçek tabi, hem de hemen!"
"Aa ne güzel."
"Sen müsait değil misin?"
"Hayır müsaitim." Gereksiz bi ayrıntıyla uğraşıyorum sadece.
"Süper dinle o zaman! Bu pazar yıldırım nikahıyla evleniyorum!" Oha ciddi mi bu?
"Kiminle?"
"Sürpriz..."
"Kayayla de de düşüp bayılayım." Kahkaha attı.
"Yok be. Ama bak ne diycem sana, nikah şahidim olur musun?"
"Ben de mi davetliyim?" Kaya anlamaya çalışan gözlerle bana bakıyordu.
"Ece aptal mısın? Nikah şahidim olur musun diyorum ben de mi davetliyim diyorsun."
"Niye ben?"
"İçimden öyle geldi."
"Olurum tamam." Hevesli baya kırılmasın.
"Ay süper! Tamam. Bak davetiyeyi zaten attım sana. Orda ayrıntılar yazıyor. Ama düğün günü erkenden gel. Gecikme." Bu ne amına koyayım böyle davet mi olur.
"Tamam..." Dedim. Çat diye kapattı. Delirmiş bu.
Kaya göz kırpıp başını ne oldu dercesine salladı.
"Seni ilgilendirmez. Hadi konuş da kalkalım." Garson önümr kahvemi koyarken başımı kaldırıp yüzüne baktım. Ay benim çıtır bu.
Evet. Kayayı buraya getirdim. Çünkü neden getirmiyim ki?
Çocuk bana gülümsedi. Ardından Kayanın sodasını verdi. Kayanın bakışları çocuğa döndü.
"Afiyet olsun."
"Teşekkürler." Dedim ben de gülümseyerek. Adam gittikten sonra Kaya bana döndü.
"Gözümün önünde flörtleşiyor musun?"
"Teşekkür etmek flörtleşmek mi oluyor?"
"Kim bu?"
"Garson." Gözlerimi devirdim.
"Cansu ne diyor?"
"Kaya muhabbete gelmedim buraya."
"Neye geldin?"
"Zorla getirdin."
"Sana zorla nefes bile aldıramam ben Ece." Bak laflara bak. Çaprazımızdaki masaya oturan yakışıklı garsona kaydı gözüm. Laptopunu açarken önüne bir kız oturdu.
"Merhaba Selin hanım dediğini duydum." Bir anda bütün ilgim oraya kaydı.
"Ece." Kayaya döndüm.