Çayımdan bir yudum alıp sabah haberlerini açtım. İzliycek hiçbir şey yoktu televizyonda, bugün bayram falan mı acaba müge anlı bile yok. Neyse artık kalkıcam zaten yarım saate. Kahvaltının da hiç tadı tuzu yok.
Babam içeri girdi.
"Napıyorsun burda?" Kafamı kaldırıp ters ters baktım, ne yapıyora benziyorum aq.
"Kahvaltı yapıyorum baba görmüyor musun, bu ne saçma bir soru." Bana cevap vermeyip koltuğa oturdu.
"Ben çıkıyorum!" Annemin sadece sesini duyduk ardından dış kapı açılıp kapandı. Babam da ayaklarını çoraplarını giyip ayağa kalktı.
"Ben de çıkıyorum." Nereye gidiyorsunuz diye hiç sormadım.
Ben de kahvaltımı bitirip çıktım. Hastaneye gidicem. Orospu çocuğu bugün tahliye oluyor. Ay kendi kendime kahkaha atınca bir kaç kişi dönüp mal mal bana baktı. Tahliye ne amına koyayım Ece Almanyadan geldin de türkçeyi mi unuttun! Hatırlayamıyorum da kelimenin doğrusunu.
Babam kendi arabasını bana bırakmış. Ona binip hemen klimaları çalıştırdım. Taburcu. Taburcu oluyor şerefsiz. Tabi normal olan her insan sorar, sana ne Ece. Sen niye gidiyorsun? Çok da haklı bir soru. Ama kendi isteğimle gitmiyorum, Timuçin beni arayıp mutlaka gitmem gerektiğini söyledi. Çok da siklerim ya milletin lafını. Gidiyorum işte. Sebebi yok yani.
Hastanenin otoparkına park edip danışmaya yürüdüm. Kayanın odasını sordum. 3.kat.
Odaya girdiğimde bir kızla karşılaştım. Yatak gözükmüyordu girişten. Kız beni görünce şaşırdı.
"Yanlış geldim heralde." Diyip tam çıkıyordum ki Kaya'nın sesini duydum.
"Yanlış değil." Ne bileyim yani bir yıldır ilk defa görüyorum bu kızı. Kim acaba, neyin nesi? İçeri yürüyünce Kayayla Atakan'ı da gördüm. Hemen arkamdan da Timuçin geldi.
Kaya yatakta oturuyordu. Ayaklarını aşağı sarkıtmış
Karnını tutuyordu."Beni neden çağırdınız." Timuçini muhatap aldım direkt. Kızın bakışları da benim üstümdeydi. Beni çözmeye çalışıyordu.
"Ben konuşmak istedim." Sinirle ona döndüm.
"Konuşmak istiyorsun ve ayağına çağırtıyorsun." Dişlerini sıkıp yataktan kalktı.
"Biz çıkalım." Timuçine döndüm bu sefer sinirle.
"Hayır kal." Ardından tekrar Kaya'ya döndüm. "Ne söyleyeceksen söyle, oyalama beni." Dişlerini sıkmaya devam ediyordu. Canı mı acıyordu yoksa sinirli miydi çok kestiremedim.
"Ece sakin ol." Atakan bana doğru bir adım atmıştı ki Kaya tekrar konuştu. "Hepiniz çıkın."
"Oyun mu oynuyorsun ya." Sinirle kapıya yöneldim.
"Ece dur!" Sesi baskındı. Bana sözünü geçirebileceğini mi sanıyorsum allahın belası. Çıktım odadan. Ardımdan hemen Timuçin geldi.
"Ece dur gözünü seviyim ya." Durdum. Dokunsalar ağlayacak gibiyim. Tam o sırada karnıma sancı girdi iki büklüm oldum. Timuçin kolumda tutarak bana destek oldu.
"İyi misin?" Elimle karnıma baskı yapmaya çalıştım. Ulan şunları çekeceğimi bilsem doğururdum valla ya.
"Tamam bırak." Duvardan destek alıp yüzüne baktım.
"Senin neyin var?" Hala nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
"Yavuzla hastaneye gittiğinizi biliyorum Ece. Ne oldu?" Yavuz kim lan?