6.Bölüm: Konser

237 21 15
                                    

Tam karşımdaki Will'di.Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim, beynim bana oyun oynuyordu resmen.

"Pilli bebeğim, ne işin var burda?" Gözlerine baktım, eskisi gibiydi, bana aşık gibi bakıyordu. Sadece gülümsemesi yoktu, birazda kırgındı sanki. Başını hafif yana eğdi ve çarpıkça gülümsedi.

"Aşkına ihanet mi edeceksin bebeğim, bize, bana. Ben sana geri gelicem, senin olucam pilli bebeğim." Bişey söylemek istedim ama yapamıyordum, gözlerimi ondan ayıramadım, kalbimin atışını hissediyordum artık. Kafamı iki yana salladım ve kollarımın arasına aldım. Will'e bakamıyordum artık.

"Alex, iyi misin, Alex!" Kolumu sarsan kişi Matt'di. Will yoktu artık ve ben belki onu görebilme ihtimali ile etrafa bakındım ama beynim benimle olan oyununu bırakmıştı.

"İyiyim" dedim ona bakarak, gülümsedim. Sandalyeden kalktım, çantamı aldım elime. İçimden gitmem gerektiğine dair bir his vardı ve resmen kalbimi baskılıyordu. "Gitmeliyim" arkamı döndüm tam giderken kolumu tutup kendine çevirdi "Güzellik, sorun ne?" diye sordu, yüzü bana çok yakındı kendimi geri doğru çektim.

"Matt, beni eve bırak lütfen." Yolu bilmediğime lanetler okudum içimden.

"Alex so-"

"Sorun yok, eve gitmeliyim." Hemen bir yalan uydurmalıydım, hemde hemen. "Matt anla işte, kızsal bir sorun."

"Aa şey tamam" Ensesini kaşıdı, anlamıştı demek istediğimi, utanmış gibiydi. Hafifçe gülümsedi ve kafasıyla 'hadi' işaretini yaptıktan sonra arabaya doğru ilerledik.

Eve geldiğimde kıyafetlerimi değiştirmeden kafamı yastığa koydum. Gördüğüm halisünasyonu düşündüm, daha önce çok kez böyle şeyler görmüştüm ama bu seferki daha gerçekçeydi. Bana bakışı, gülümseyişi o kadar suçlu hissettirmişti ki daha fazla oturamamıştım Matt'in yanında. Her ne kadar sevgili felan olmasakta, beni unutsa da, Will'e ihanet edemezdim. Onu o kadar özlemiştim ki, herşeyimizi özlemiştim, kavgalarımızı bile.

(2007)

Will ile bazı geceler yetimhanenin arka tarafına gider, buluşur ve sohbet ederdik. Gündüz rahat olamazdık çünkü bilen bazı hocaların gözü hep üzerimizdeydi. Yine o gün buluşmaya karar vermiştik ama gelmemişti.

Ertesi sabah kahvaltı için yemekhanedeyken Will'e karşı tavrımı ortaya koymuş, onun olduğu masaya bile gitmemiş, onunla konuşmamıştım. Kahvaltıdan sonra yanıma geldi.

"Yanıma gelmedin pilli bebek." Cevap vermedim, bahçeye yöneldim ve hızımı daha fazla artırdım.

"Alex!" Omzumdan tuttu ve beni durdurdu. Tek kelime etmedim ona karşı.

"Tamam, özür dilerim. Ben, ben uyuyakalmışım, yorgundum sanırım bilmiyorum ya, kusura bakma."

Sinirliydim ve gelmiş karşıma uyuyakaldım gibisinden laflar ederek beni daha fazla sinirlendiriyordu.

"Will?" Soru sorar tarzda söylemiştim adını.

"Efendim bebeğim"

"Git" Arkamı döndüm ve seri bir şekilde gittim yanından.

Bir kaç gün tribin ardından gönlümü almayı başarmıştı tabi. O sıralar dünyanın en şanslı insanı gibi hissesiyordum kendimi, şimdi ise en şanssız insanı gibi..

Eski günleri düşündükçe, gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Nasıl böyle olmuştu? O kadar mutluyken nasıl bir anda şu duruma geldiğime akıl sır erdiremiyordum.

Yatağımdan doğruldum, pijamalarımı üstüme geçirip, bilgisayarımın başına geçtim. Will bu hafta içi buraya gelecekti ve ben hangi gün olduğunu öğrenmeliydim, onu görmeliydim. Yedi yıldan sonra ilk defa onu canlı görmeliydim. O kadar fazla özledim ki, saçının bir teline bile razıydım artık. Aşk denen şey acıdan başka bir şey değildi ve ben fazlasıyla aşıktım, acıyı had safhada çekiyordum. Will için açılan fan sayfalarına göz attım, son haberlere baktım. Çarşamba günü açılış vardı yani 2 gün sonra Will'i görebilecektim. Adresi not alıp, bilgisayarı kapattım.

PİLLİ BEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin