on dört

1.6K 134 91
                                    

O kadar fazla kek yemiştim ki, karnım patlaycaktı. Dördümüz de salonda oturuyorduk. Ben ve Taehyung ayaklarımızı masaya uzatmıştık, Yoongi bildiğiniz gibi oyun oynuyordu. Jimin yarı yatış yarı oturuş şeklinde pür dikkat televizyondaki "Arkadaşım Hoş geldin"i izliyordu. Taehyung ile ayaklarımız değmesi rahatsız ettiğinden bacaklarımı masadan indirmiş karnıma çekmiştim. Açıkçası rahatsız etmiyordu, sadece heyecanlanıyordum ve nefes alamıyordum. Kendime bahane söyleyip çekmem gerekiyordu aksi taktirde sonsuza kadar öyle durabilirdim.

Ben biraz telefona biraz televizyona bakıyordum. Dikkatimi telefonlarımızdan gelen bildirimler bozmuştu. Açtığımda test sonucumun açıklandığı ve pozitif çıktığı bir yazı gördüğümde göz yaşlarıma engel olamamıştım.

"Jungkook bebeğim neden ağlıyorsun?" yerinden kalkmış yanıma gelen Jimin'e çok yüksek olmayacak şekilde bağırmıştım.

"Yaklaşma Jimin."

"Pozitif misin Kook?"

Damlalar görmemi engelliyordu, salondaki herkesin yüzünün netliği gitmişti. Hıçkıracağımı bildiğimden başımla yanıtlamıştım Yoongi'nin sorusunu.

"Ben de pozitifim." 

Yaşlı gözlerimle Tae'yi net göremesem de ona bakmıştım.

"Ta-Tae özür dilerim." hıçkırmaya başlamıştım.

"Jimin senin odana gitsek olur mu? Aynı ortamda bulunmayalım."

"O-olur. Geçebilirsiniz." Jimin de benim ağlamamla kötü hissetmişti. 

Tae ayaklanmış geçen tuttuğu gibi bileklerimden değilde elimden tutmuştu. Jimin'in odasına götürüp yatağa oturtmuş kapıyı kapatıp önüme çökmüştü. Acıtmaktan korkarcasına siliyordu göz yaşlarımı, elleri.

"Kook ağlama lütfen."

"Benim yüzümden oldun. Bir hastalığın yok demi?"

"Hayır yok. Kook sen kendini düşün. Belki ben sana bulaştırdım. Herkeste belirtiler gözükmüyor. Üzme kendini boşuna."

Hala ağlıyordum, hala göz yaşlarımı siliyordu. İstemsizce ellerim yüzümde olan Tae'nin ellerini tutup kucağıma indirdi. Ellerini bırakmadan gözlerine baktım. Sessizliğimizi bozan burun çekme seslerimdi. Bedenime dolan garip his Tae'yi öpmem için itiyordu beni. Benden önce davranan Tae'yi ağzım açık dinliyordum.

"Jungkook, seni öpebilir miyim?"

Derin bir nefes almıştım, kalbim göğüs kafesimi kıracak ve beni terk edecekti. 

"Ben... ben koronayım Tae. Olmaz, öpme."

"Salak mısın Kook, ben de koronayım."

"Hayır, doktorlar gelene kadar olmaz. Uzak duralım birbirimizden. Belki yanlıştır test."

"Kook doktorlar yaptı testi."

"Iııı ııı olmaz."

"Bir... bir kerecik?"

Ona cevap vermeden kenetli ellerimizi ayırmış Jimin'in çalışma masasına gitmiştim. Tae dudağını büzmüş bana bakıyordu. Bu haline sadece sırıtmıştım.

"Çocuk gibisin Tae."

"Evet, şekerim yere düştü. Şeker yemek istiyordum ben."

"Hmm o zaman başka gün yersin."

"Hayır, bugün istiyordum."

Ona cevap vereceğim sırada içeriden kapı zili çalmıştı. Odadan  Yoongi ve Jimin'e seslenmiştim. Onların yanından dahi geçmek istemiyordum. Ama sanırım biz ihtiyaçlarımızdan dolayı salona çıkarız diye onlarda diğer odaya geçmişlerdi. Telefonumu alıp hızlıca Yoongi'ye kapıyı açacağımı söyleyip kapatmıştım.  Maskemi takıp kapıyı açmıştım. Gelen doktorlardı.

Jeon Jungkook To EveryoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin